Sunday, September 27, 2009

Ihlamur kasrı

25 bin metrekare civarında bir alana sahip Ihlamur Kasrı; Beşiktaş’ta Nüzhetiye Caddesi’nin kavşağında, Ihlamur ve Teşvikiye arasında bulunur. Bazı kaynaklarda; 18 yy.ın ortalarında Hüseyin Efendi ait bir köşk yer alır yazarken, bazı kaynaklarda; aynı yüzyılın başlarında III. Ahmet’in kurduğu has bahçenin ıhlamurluğunda yapılmış iki köşkten bahsedilir. Ancak, 1849–1855 tarihleri arasında mevcut binalar yıkılarak, yerine Abdülmecit tarafından Nikoğos Balyan’a günümüzdeki köşkler yaptırılır.

Ihlamur Kasrı, Maiyet Köşkü ve Merasim Köşkü adında iki köşkten oluşur. Maiyet Köşkü, Merasim Köşküne nazaran daha sade bir görünümde olup; genellikle, Sultan ve harem kadınları için kullanılırdı. Bugün güzel bir kafeterya burada hizmet vermektedir. Merasim Köşkü ise; barok tarzı oymalarla ve süslemelerle bezenmiştir. Tavanlar manzara resimleriyle kaplı, şöminenin süslemelerinde kullanılan porselenler, yıldız fırınının ürünleridir. Köşk; Kristal avizeler, Avrupa üslubu birçok mobilya, Hereke halıları ve süslü vazolarla dekore edilmiştir.

 

 

 

 
Posted by Picasa

Abdülaziz; Bu kasrın bahçesinde, kendisinin de bizzat katıldığı güreş müsabakaları, koç ve horoz dövüşleri düzenlerdi. I. Abdülmecit burada ünlü Fransız şairi Lamartine’yi misafir etmiş; ayrıca, V. Mehmet Reşat burada Bulgaristan ve Sırbistan devlet adamlarının bulunduğu yabancı devlet erkânını kabul etmiştir.

Cumhuriyet Dönemi’nde uzun müddet kullanılmayan Kasr’ın, 1952 yılında Merasim Köşkü Tanzimat Müzesi’ne, Maiyet Köşkü de Tarihi Köşkler Müzesi’ne dönüştürüldü. Bir dönem müze olmaktan çıkarıldı ve 1980’li yıllarda tamamen restore edildi. 1987’de ise bahçesiyle birlikte, tekrardan konuklarına kapılarını açtı.

Saturday, September 26, 2009

Gelinler-Ihlamur Kasrı

Bugün Ihlamur kasrına gittik. Tam bir gelin enflasyonu vardı. Hepsi birbirinden güzeldi. Bende gizli gizli onların fotoğraflarını çektim. :-) Favorim fotoğraf çeken gelindi. Hem çok güzeldi, hemde güzel fotoğraf çekiyordu. Fotoğrafçı da onları çekiyordu. Süperdi. Sonra kapının orada duran arkasında cadde olan bana pamuk prensesi hatırlattı. Hafif tombulca olan gelin en asortik pozları veriyordu...:-) Sonra karizmatik bir damat vardı...!!!
Neyse efendim...Buradan tüm bekar arkadaşlarıma mesajımı verdim sanıyorum...:-) Evlenmek isteyenlerin de dileklerinin en kısa sürede gerçekeşmesi dileğiyle... Mekan Ihlamur Kasrı olabilir ama enflasyonun daha düşük olduğu bir dönem seçilebilir. Bunlar kaçamak fotoğraflar daha iyisini yapabilirim söz. Bu söz de dostuma...!!! O anlamıştır...:-)
















Wednesday, September 23, 2009

İstanbul da Yaşam

İstanbul da Yaşam adlı fotoğraf yarışmasına katılmayı planlıyorum. O yüzden bu aralar İstanbulun çeşitli yerlerinde her fırsat da fotoğraf çekmeye çalışıyorum. Bu fotoğrafta denemelerimden bir tanesi. Fırsatım olursa bir ara kendisi ile konuşmayıda planlıyorum.

Monday, September 14, 2009

İstanbul da Bir Akşam




Sunday, September 13, 2009

balkonumdan


Yağan yağmurdan, insanların yaşadıkları dramdan ve sayamadığım birçok nedenden dolayı pek bir karamsarım.

Saturday, September 12, 2009

Çıralı-tekne gezisi-tatilden son kareler

tekne gezisi yazıları daha sonra...







Friday, September 11, 2009

Wednesday, September 9, 2009

Odile-Hotel-Çıralı









Bu yıl çıralıya ikinci defa gittik. Aslında farklı bir çok alternatif geliştirdik ama söz konusu deniz olunca ve Türkiye de tatil yapmak isteyince bu kesinlikle birkez daha Çıralı olsun dedik. Hoş datça-palamutbükü eşit ağırlıktaydı ama araba ile yolculuk yapmacağımız için birdahaki sefere dedik.

Çıralı da biz çoğunlukla Odile hotelde kalmayı tercih ediyoruz. Bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.

Arcadia hotelde
de bir kez kalmıştık ama çok önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor çünkü sadece 6 odası olduğu için sürekli dolu.

Bu arada ramazan ayını çok seviyorum. 3 km. kumsalda en yoğun saatte bile toplasan 30 kişi vardı. Özellikle sabahın erken saatlerinde 7-10 arası bulunduğumuz alanda sadece 3 kişiydik. :-)

Çiçek fotoğrafını havuzun içinden çektim. Rüzgarla savrulan çiçekler mavi havuz suyunun üzerinde muhteşem görünüyordu.

İkinci fotoğrafta otelin bahçesinden tahtalı dağının görüntüsü var.

Bu arada Mayıs ayında nar çiçeklerini çekmiştim. Bu gittiğimizde narlar olmuştu.
Fotoğrafların tamamı odile otele ve sahiline ait.


Çıralı- Bölüm-1 (Eylül tatili)

Not. 5. fotoğrafta Çıralı koyunun zirveden görünüşü var.

9 günlük tatilimizden döndük. Bu tatilde, tahtalı dağına teleferik gezisi ve tekne turu dışında pek fazla bir aktivitede bulunmadık. Zaten planımız da buydu. Uzun zamandır ilk defa gittiğim bir yerde 9 tam gün kalıyorum. J Genelde 9 günde 3-4 farklı yere gitmiş olamam gerekirdi. Bu tatilin günlük bilançosunu şöyle çıkarabilirim:

6-7 saat yüzme

2-3 saat güneşlenme-dinlenme

3 saat kitap okuma (öğle molası)

2 saat akşam yemeği

6-7 saat uyku

Bunun dışında yürüdüğümüz en uzun mesafe kaldığımız odanın 20 m ilersindeki kumsal (denize girmek için) ve 300m ilersindeki Azurdu (akşam yemeği için). Dolayısıyla günlük klasik olarak yaptığımız 6km (min) yürüyüşlerimize bu tatilde yer vermedik. Hal böyle olunca çok fazla fotoğraf çekmedim.


Tahtalı teleferiği 2365 m yükseklikte, tahtalı dağının zirvesine çıkıyor. İsviçre kökenli Garaventa Grubu tarafından yapılmış. 80 kişilik kapasitesi bulunan kırmızı renkli kabinlerle, çam ormanlarının üzerinden 10 dakikalık bir gezi yaptıktan sonra zirveye ulaşıyorsunuz.

Alt istasyon 726m de olduğu için sadece 1639m’yi teleferikle çıkıyorsunuz. Aralık ayında başlayan kar manzarası Nisan 25 gibi karların erimesiyle son buluyor.

Zirvede teras bölümünden Antalya ve Finike’ye kadar geniş bir alanı izleme şansı elde edebiliyorsunuz. Tabi ki bu günün hangi saatinde ve yılın hangi mevsiminde çıktığınıza bağlı olarak değişecektir. Tam bu bilgiyi vermişken teleferiğin yerini de söyleyeyim, Antalya dan geliyorsanız eğer, Kemer, Kiriş, Çamyuvayı geçince Tekirova’ya gelmeden. Kaş tarafından gelecekler içinde Kaş, Kale, Finike, Olympos, Tekirova’yı geçince Çamyuvaya gelmeden.

Zirvede 3-4 katlı her katında ayrı bir restoran bulunan çok çirkin bir tesis var. Sanıyorum özel turist grupları için hizmet veriyor. Tesisin girişinde de 2-3 tane hediyelik dükkan bulunuyor. Bu arda fotoğrafçı çocuklarında güzel fotoğraflar çektiğini belirtmek istiyorum. Yemeklerini denemediğim için bilgi veremiyorum. Sadece sipraiş verdiğim meyve tabağının sunumu güzeldi. Yan masaya sunulan Pizzanın kokusu da karnımı açıktıracak kadar etkileyiciydi .

Manzara olayına gelince dilerseniz şezlonglara yatıp tepeden bulutlara yakın olmanın verdiği keyifle deniz ve dağ manzarasını seyredebilirsiniz ki ben öyle yaptım.

Bu arada teleferikle yukarı çıkarken “my way “çalıyordu. Nasıl yani dedim… Sanıyorum bu yolculuktan keyif almamın nedenlerinden biri de buydu.

Yaz aylarında Kemerden günde iki servis var. Birde Eylül ayı içersinde özel yıldızlı geceler turu düzenliyorlar. Biz tam dağın eteğinden servise bindik. İbrahim. Genç bir delikanlı, yaşını hiç göstermiyordu. Liseli bir çocuk zannettik. Neyse muhabbete başlayınca aslında Karadenizli olduğunu ama doğma büyüme İstanbullu olduğunu, askerlik için geldiği Antalyada da yerleşmeye karar verdiğini öğrendik. Ona ulaşmamız aşağıdaki güvenlik vasıtasıyla oldu. Cep telefonuyla aradı ve bizim adımıza 2 kişilik rezervasyon yaptırdı. Buda sorunsuzca yukarı çıkmamızı sağladı.

Gelen turistlerin çoğunluğunu Ruslar ve Almanlar oluşturuyordu. Sanıyorum bu konu hakkında verebileceğim bilgilerin tamamı bu kadar. Daha fazla bilgi için burayı tıklayınız.


About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html