Friday, February 22, 2008

Olgunlaşmak mı ? Yaşlılık mı?


Yaşını göstermeyen insanlardan biri olduğum için çok mutluyum… Yıllardır çevremdeki insanların “aaa yaşınızı hiç göstermiyorsunuz” iltifatlarıyla kendimi şımarttım durdum, yaşam tarzımı buna göre belirledim ve hatta “ben hiç yaşlanmayacağım” kelimesini beynime kazıdım… Bugünde beynime kazıdığım yerdeki bu yazı güncelliğini koruyor… Tek bir farkla… Evet yaşlanmayacağım ama olgunlaşıyorum… ne yazık ki... Yaşlılıkla beraber olgunlaşmanın gerçekleştiğini düşünüyordum… Oysa ki böyle bir şey yokmuş… İnsanlar yaşlansa bile olgunlaşmayabiliyormuş… Ben “yaşlanmak istemiyorum” derken aslında olgunlaşmak istemiyorum diyormuşum… Ne garip ikisi arasındaki çizgiyi yeni keşfediyorum…
Nerden mi geldim buraya…. Bilmem… bir iki gündür yazmak istiyordum ve yazmaya başladım…
Olgunlaşmak…
Gençken elimdekileri kaybetmek beni çok üzmüyordu… birçok şeye zaten hazır olarak sahiptim…kaybetsem bile yerine yenisi geliyordu. Bunun için mücadele etmiyordum… Arkadaşlık, dostluk… Beni kıran veya üzen bir durum olduğunda anında hemen olayı orada kesiyor.. Olay mahallindeki insanları kaderleri ile baş başa bırakıyordum.. Terk etmek ve yeni bir şeylere başlamak benim için çok kolaydı….Affetmek kelimesini çok nadir kullanıyordum… Kabullenmek ise sözlüğümde bile yer almıyordu… Ne oldu… yıllar ne değiştirdi… Yaşadıklarım mı? Gezdiklerim mi? gördüklerim mi? Yoksa çevremdeki insanlar mı? Bilmiyorum. Ama yıllar geçtikçe bu kelimeler anlam kazandı…Elimdekilerin değeri ve önemi arttı. Belki gençken önümde daha çok zamanım var nasıl olsa yerine koyarım diye düşünüyordum… Belki de zaman sona yaklaşınca kaybettiklerimi yerine koyamam korkusuyla onlara daha sıkı sıkı sarılıyorum…kimbilir…
Geçenlerde bir dostum bana yalan söyledi. Kötü bir niyeti yoktu… belki beni kırmak istemiyor du? Bilmiyorum… Oysa ki daha ağzından cümleler çıkmaya başladığında beni kırmaya başlamıştı… Ne yazık ki o bunun farkında değildi… Birkaç yıl önce olsaydı doğrudan yüzüne “bana yalan söylüyorsun” derdim… Ama o gün söylemedim… Sadece çok kırıldım…Bir iki saat sonra… iyi ki de ağzımı açıp bir şey söylemedim dedim…Çünkü neyi değiştirecekti… Onu o an üzmüş olacaktım… Belki de kalbini kıracaktım… Çok iyi tanıyorum onu…sakinlik,sabır ve minik bir gülümseme , mutluluğun muhteşem iksiri bence. Zaten her şey benim istediğim mükemmellikte olmamalı….

Olgunluk bazen susabilmek, bazen kendini frenleyebilmektir…

Sonra geçen yıllarda yaşadığım bir iki üzücü olay aklıma geldi… Olaylar çok üzücüydü peki ama neden ben bir tepki vermemiştim… Kabullenmiştim. Olabilir herkesin başına gelebilir demiştim…
Çok iyi anlayamadığım şeylerden bir tanesi de; mutsuz olan insanların diğer insanların mutsuzluğundan mutlu olmaları… Psikopatlıktan başka bir şey değil…Psikopatları bile oldukları gibi kabullenmek sanıyorum her babayiğidin harcı değil….:-)) (o zaman bu durumda bende ender babayiğitlerden bir tanesiyim …!!!  Burada söylenecek tek bir cümle var…. “seyirciler senaryoyu farklı da bilseler ben çok mutluyum, vicdanım da çok rahat…”

Kim bilir belki de OLGUNLAŞMAK budur... Bana göre kişinin kendisi ile mücadele etmesi… Etrafındakileri (sevdiklerini) kaybetmemek için çoğu zaman bildiklerini, gördüklerini bilmiyormuş, görmüyormuş gibi yapması. Sabırlı olması, zamanı çok iyi kullanması…

Bilgim ve öğrendiklerim yıllar geçtikçe artıyor ve yüküm ağırlaşıyor hatta zaman zaman taşımak bile zorlaşıyor ama kendimi tüm bunları taşımaya zorlamamda bir Olgunlaşma örneği sanıyorum… Kendimi tanımak, nelerden hoşlandığımı bilmek ve bunun için mücadele etmek… Yorulmak…

İşte tüm bu mücadeleler ve uğraşmalar , olgunlaşırken yüzüme yansıyan kırışıklıklar YAŞLANMAK mış… Yinede kendime şunu diyorum… Yüzümde kırışıklıklar çıksa da, olgunlaşmaya başlasam da, içimdeki çocuğa zarar vermeyeceğim… HEM TÜM MEYVELERİN OLGUN OLANLARI ÇOK TATLIDIR. TABİÎ Kİ ÇOK OLGUNLUKTAN ÇÜRÜMEDİKLERİ SÜRECE…

Mutlu, güler yüzlü ve içinizdeki çocukla barışık eğlenceli bir hafta sonu dilerim….

0 comments:

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html