Tuesday, July 29, 2008

Kos

Kos'un yazısını burya aldım. Çünkü yazıda anlattığım her yerin fotoğrafı bu bölümde var...


Marmaristen Rodos'a giderken, yol boyunca acaba ne zaman Türkiye kıyılarını terkedeceğiz diye düşündüm. O kadar yakın gidiyorduk ki, bazı yerlerde bir an birşey olsa sahile yüzebilecek mesafedeydik. Sonradan Kos'a ulaşınca yakınlığı bir kez daha rakamlarla ve karşımızda ışıl ışıl duran Bodrum manzarasıyla fark ettim. Yunanistan’ın Kos (İstanköy) adası Turgutreis’e 10, Bodrum’a ise 18 dakika uzaklıkta.Bugünkü Yunanistan’ın topraklarına son katılan yerler olan ve Oniki Ada ya da Dodecanese olarak geçen adalar Kos (İstanköy), Rodos, Patmos (Batnoz), Leros, Kalymnos (Kelemez), Astypalaia (İstanbulya), Nisyros (İncirli), Tilos (Cilyaki), Simi (Sömbeki), Chalki, Kastellerizo (Meis) ve Karpathos’dan (Kerpe) oluşuyor.




Türkiye sahillerine yakınlığıyla bilinen Oniki Ada 1912’ye kadar Osmanlı’nın, 1948’e kadar da İtalya’nın egemenliğinde kalmış. İkinci Dünya Savaşı’nı kaybeden İtalyanlar savaş tazminatlarının karşılığında adaları Yunanlılara vermiş.
Liman'da, bizdeki Aziz Peter kalesinin bir benzeri ile çok sayıda Türk, İngiliz bandıralı tekne ile karşılaştık. Kos Town adanın en büyük yerleşim yeri. Burada Osamnlılardan ve İtalyanlardan kalma bir çok tarihi eseri görmeniz mümkün. Hemen limanda mahkeme ve karakol olarak kullanılan İtalyan mimarisinin çok güzel örneği olan sarı bir yapı var. Bunun koarşısında da Şovalye Saint John'un kalesi bulunuyor.
Caddelerden birinin adı da Bodrum’un eski ismini taşıyor (Alikarnassou). Burada herkes Türkçe konuşuyor o yüzden Türkçe konuşurken dikkat etmenizi öneririm.
Köşebaşlarındaki dönerciler, satıcıların buyrun demesi, balıkların isimşleri, cacık vb. sadece ortak noktalarımızdan bazıları.




HİPOKRAT’IN AĞACI

Kos özellikle Hollandalı, İskandinav ve İngiliz turistlerin bol olduğu bir ada. Kalenin bir yanında plajlar uzanırken, arkasında da tarihi eserler bulunuyor. Loziya (Loggia) ve Defterdar camileri tüm zarafetleriyle meydanları süslüyorlar. Türk Vali Hacı Hasan’ın 1792’de yaptırdığı Loziya camiinin şadırvanının arkasında adaya damgasını vurmuş olan Hipokrat’ın Ağacı var. Modern tıbbın babası sayılan ve doktorların ettiği yeminiyle meşhur Hipokrat, 2400 yıl önce yaşamış, ağacın da onun tarafından dikildiği öne sürülüyor. Oysa yapılan araştırmalar ağacın sadece 560 yıllık olduğunu göstermiş! Caminin önündeki bu ağacın hemen önünde bir çeşme var. Çeşmeden akan suyun kutsal olduğuna inanıyorlar.!! Bu arada Hipokrat'ın okulunun bir kısmıda bugün resmi daire olarak işletiliyor!!


Rodos Şövalyeleri’nin Osmanlı saldırılarından korunmak için kullandığı ama Kanuni’nin ordularına yenik düşen kalenin yakınından küçük bir tren kalkıyor. Gidiş dönüş için 5 Euro verdiğinizde, 15 dakika içinde, sabah 08.15’ten-14.15’e kadar dünyanın ilk hastanelerinden biri olan Asklepieion’a bu trenle (mavi olanı) gidebiliyor, yolda da Türk Mahallesi Platani’den (Kermeses'den) geçiyorsunuz.Yada 5 Euro ile dilersiniz yeşil olan trenle Kos Town'u gezebiliyorsunuz. İngilizce, anlatımdan sonra aralarda çalan müziğin ritminde dilerseniz dans bile edebilirsiniz.


Tarihi Agora’nın (Pazar yeri) bitişiğindeki Eleftherias Meydanı’nındaki Defterdar Camii’nin yanında bulunan ve Yunan ile Roma uygarlıklarına ait eserlerin sergilendiği güzel bir arkeoloji müzesi var. Müzeyi gezmedik. Ama o meydanı boş görme şansımızda olmadı. Günün her saatinde kafeleri piyasa yapan gençlerle doluydu. Evet bu adada ilgimi çeken bir başka şeyde gelen turistlerin çok genç olmasıydı. Barlar sokağındaki ortalama yaş 22'yi geçmiyordu.!!!


Kos Town’dan Lambi, Tigaki, Marmari, Mastichari, Kefalos,Zia, Kardamena, AnAntimachia, Pyli, Platini, Psalidi, Kamari ve termal suların denize aktığı Thermes’e gidebilirsiniz. Biz bunun için araba kiraladık. Hemde kırmızı...!!! Ama çok kullanmayı istediğim arabamsı bir araç vardı. Fotoğrafını yayınlarım siz onu kullanın.
Kos yeşili bol birada. Ama orasıda turizm'den ve çirkin yapılaşmadan nasibini almış durumda. Sahilde çok büyük 5 yıldızlı oteller yapılmış ve yapılmaya devam ediyor.


(Altta sözünü ettiğim meydan var, bomboş görüyorsunuz ama bu fotoğraf sabahın çok erken bir saatinde çekilmişti, yoksa öğleden sonra burada bir gençlik olayı var sormayın gitsin....:-)

Zia ise Dikaios dağında yer alan yemyeşil bir köy. Asomatos, Asfendiou ve Pyli'ye çok yakın. Bu köy çok güzel. Özelliklede tavernaları ve eğlenceleri ile ünlü. Buraya akşam üzeri gitmenizi tavsiye ederim. Tepeden Bodrumda batan güneşi izledikten sonra, gecenin ışıkları ile boğaz manzarasını andıran bir atmosferde ve eğlenceli hep bir arada söylenen şarkılar eşliğinde yemek yiyebiliyorsunuz.

Haritayı yeni koydum... Ag.Stefanos,Ag.Theologos, Kefalos plajlarının fotoğrafı var. Paradise beach'in fotoğrafı neyazık ki benim makinamda yok... Ama en güzel deniz orada... En güzel kumsalda... Normalde çakıl olan sahilleri tercih ederim. Burası kum, upuzun bir sahil ve çok berrak bir denizi vardı. Su buz gibiydi (sıcakta süper oluyordu) ama iyi yanı alışmak için zamanımız oluyordu. Hatrı sayılır bir biçimde denizde ilerledikten sonra su derinleşiyordu...
Bizim internetten ayırdığımız yer Marmari'deydi. 15 km uzaklıkta olan bu kasabaya otobüsle ulaştıktan sonra ve otelimizi gördükten sonra Kos Town'a gidiyoruz dedik. Güzel ve çok uzun bir sahili var. Sadece bize göre değil dedik...!!!
Sahil kasabaları olan Tigaki ve Marmari plajlarıyla ön plana çıkan yerler.

Kamari ada da bana göre en güzel plajların olduğu yer. Özellikle beyaz kumuyla meşhur Paradise plajını deneyin. Bir tepenin üzerinde yer alan Kefalos Kamari’ye çok yakın. Yukarıdan manzara nefis gözüküyor. Ancak burada deniz suyu buz gibi.!!! Tarihi kalıntıların içinden denize girerek karşıdaki adaya yüzebilirsiniz.

0 comments:

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html