Monday, March 20, 2006

Yerli Malı Yurdun Malı


Eskiden Tayyare piyangosu olarak bilinen Milli Piyango’nun grafiklerini çizen ve uzun yıllarda Türkiye’nin tek grafik sanatçısı olan İlhap Hulusi Görey.
Ölümünden hemen önce Cumhurbaşkanına yazdığı bir mektup varmış, bu mektubunda; 40 yılı aşkın süre milli piyango ve 35 yıl süreylede Tekel İdaresinin grafiklerini çizdiğini ve diğer yaptığı çalışmaları anlatmış ve buna karşılık standart bir yaşam sürdürebilmesi için maaş bağlanmasını talep etmiş… ama mektubu gönderememiş ve vefat etmiş.
Bu sanatçımız çizimi bıraktıktan sonra ikinci evini satarak faizi ile yaşamını sürdürmeye çalışmış…
Neyazık ki başka ülkelerde, böylesine değerli sanatçılarn bugibi durumlara düşmesi çok nadir oluyor. Üzücü tabiki, onun için birçok şey yapılabilirdi;
Yaptığı eserlerden bir müze kurulabilirdi, yada milli piyangonun dünden bugüne her bileti (İlhap Hulusi Görey imzalı) sergilenebilir ve gelirin bir bölümü sanatçıya verilebilirdi vs. vs. neyazık ki hep geç kalıyoruz…
Yerli Malı Yurdun Malı…

Gelelim ikiciye,
1951 Mezunları/ Çağdaşlar - Şadan Bezeyiş, Adnan Çoker, Turan Erol, Abdurrahman Öztoprak ve Orhan Peker’in seçkin yapıtlarının yer aldığı İşbankası Kibele Galerindeki resim sergisine gitmenizi öneririm.
Picasso sergisini bugüne kadar 210.000 kişi izlemiş bu sergiyede aynı ilginin gösterilmesi düşlerimden bir tanesi. Nede olsa yerli malı yurdun malı…Sanatçılarımıza destek vermek lazım…

Gelelim Üçüncüye,

Yerli Malı Yurdun Malı Her Türk Bunu Kullanmalı…nımmm..nımmm hatırlamısınız bu şarkıyı… Sümerbank basmaları için söylenirdi. Yerli Malı bir imajdı. Başlı başına bir markaydı.

Bugüne kadar Türkçe aldığım CD’lerin sayısı sadece 4 veya 5’dir. Ancak bugünlerde kısıtlıda olsa sanatçılarımızı desteklemek için CD’lerini almaya başladım. En azından fena değil dediklerimi… Bunlardan biriside…
Ferhat Göçer:
Ferhat Göçer’in CD’sinde Dök Zülfünü (9 no’lu parça!!!)……. Bu şarkıyı hep trafikte dinliyorum. Acayip hareketli. Sözlerini hiç anlamıyorum ama olsun. Dinlerken, Osmanlı Dönemindeki Üsküdar’ı ve oradaki bayanların mavi, pembe, yeşil renkli çarşaflarının içinde yürüdüklerini, fırfırlı şemsiyelerini çevirerek gülüşmelerini ve arkalarından da fesli erkeklerin kur yapmalarını hayal ediyorum…Eeeee. Durum böyle olunca 25 km yolun 1,5 saatte tamamlanmasını pekte umursamıyorum…

Neyse son olarak bu haftasonu boğazda yürüyerek bir kaç fotoğraf çektim. Mimozalar çok güzeldi...Boğazın her yeri sarı incilerle kaplanmıştı. Gerçek olamayacak kadar güzel mavilikler içinde bahçelerinde mimozalar, menekşeler vardı Bebek sırtlarındaki konakların...

0 comments:

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html