Sunday, November 20, 2016

Kiev - 2. bölüm

Evet... Sofiyskiy Sobor Kilisesinden içeri girince bu bahçe ve bahçenin içindeki yapılar çıkacak. UNESCO tarafından korunduğu için bende oldukça bol şekilde fotoğraflarına yer verdim.
Ancak burada nokta diyorum. Yarın devam ederim.

Günaydın diyerek dün akşam kaldığım yerden devam edeyim. Svetoya Sofya kathedralinin müze olarak kullanıldığını söylemiştim. Yine bir parantez açıyorum ( Öğretmenler çocukları bu müzelere getirirken o kadar güzel anlatıyorlardı ki, lisanlarını anlamasam da oturup şiir gibi dinleyesim geliyordu). 

Şimdi buradan çıkalım ve caddeyi dümdüz yürüyelim. Karşınıza Zoloti Vorota (Golden Gate- Altın kapı) çıkacak.










Zoloti Vorota (Golden Gate- Altın kapı) işte karşınızda. Üç tane farklı açılardan fotoğrafını koydum. Dördüncü fotoğrafta oranın bahçesine ait onuda bir cümle ile o bölüme gelince yazarım.  Golden gate denince altın bir kapı görmeyi hayal ettim ne yalan söyleyeyim. :-) Ama gördüğünüz yapı çıktı karşıma. 
Kiev prensliğinin kurucusu ve Kiev'i şehir devlet haline getiren Yaroslav Mudri 1017-1024 yılları arasında Bizans mimasisinden (Constantinople' nin Golden Gate'inden)  esinlenerek şehre giriş kapısı ve şehrin çevresine surların inşaa edilmesine karar verir.Altın kapı ( Zoloti Vorota) adı verilen giriş kapısı  ve içinede kilise inşaa edilir.  Günümüze kadar sadece  esintileri kalmış diyebilirim. :-)  Sovyetler Birliği tarafından 1982 yılında tamamen yeniden inşaa edilmiş.  Kapının orjinal haline ait resimleri yok. O nedenle orjinaline benzeyip benzemediğini bilinmiyor. Zaten yapılırken de epey tartışma konusu olmuş.


Volodymyr sokağının ve Yaroslaviv Val Caddesi'nin (Yaroslav's Moat) köşesinde bulunan ve yeniden inşa edilen bu yapı, Ulusal Kutsal Alan "Sophia of Kyiv" müzesinin bir kolunu içeriyor. Zoloti Vorota ismi yakında bulunan tiyatro ve Kiev Metro istasyonu için de kullanılmaktadır.








Bu meydan 19 yüzyılın ikinci yarısında Kiev Yönetim Kurulu kararı ile 20 Mart 1972 yılında  botanik anıt  olarak kurulmuş ve düzenlenmiş. Civardaki binaların bir kısmı çok güzel. Bir kısmı ise nerdeyse ikinci dünya savaşından bu yana boyanmamış gibiydi ! Etrafta oldukça makul yemek yerleri var ama biz acıkmadık değil mi.  O yüzden yürüyelim daha önümüzde daha görülecek  opera binası ve botanik bahçesi var.





"Tiyatro binasının açılışı 1867’de yapılmış. Bina, yaklaşık 30 yıl sonra, 1896’da yangın nedeniyle yıkılıyor ve bugünkü şeklinde yeniden inşa ediliyor. Birçok önemli sanatçıya, unutulmaz performansa ev sahipliği yapan bu opera binası, 1911 yılında bir de suikaste şahit oluyor.
Son Rus çarı II. Nikolay, ailesi ve başbakanı Pyotr Stolipin Kiev’i ziyaretlerinde opera izlemeye karar vermişler ve operanın 2.perdesi öncesi, başbakan Stolipin bir suikaste kurban gidiyor. II. Nikolay ise yaklaşık 6 yıl sonra, 1917 devrimiyle tahtan indiriliyor ve tüm ailesiyle birlikte kursuna diziliyor.
2000 yılında Rus Ortodoks kilisesi Nikolay’ı ve aile üyelerini “aziz” ilan ediyor daha sonra 2008 yılında ise Rusya yüksek mahkemesi tarafından aileye  itibarları iade ediliyor.
 Konum olarak dört yol agzında ve “Teatralnaya” metro duragına yürüme mesafesinde." Kaynak: 3 nokta. com.

Tiyatronun dış yapısından çok etkilendim. Odessa daki çok daha hoşuma gitmişti. Birde binaların dışlarına asılan bu afişer bana göre son derece gereksiz. (Levhalar ve afişler görüntü kirliliği keşke hiç bir yerde hiç bir amaçla kullanılmasalar). Kievde vaktimiz olmadığı için opera izlemedik. O nedenle içerisi hakkında bilgi veremiyorum. Hadi bakalım yürüyelim sokağın aşağısında Vladimirskaya Tserkov kilisesi var. Nihayet buda bu bölgedeki göreceğimiz son kilise. :-)



Vladimirskaya Tserkov kilisesi  aşağıdaki fotoğraflarda görüldüğü üzere karşınızda... :-) Ukraynadaki iki büyük Ortadoks kilisesinden birisi. Sovyetlerle ,  Ukraynalılar arasında her konuda tartışma ve savaş olduğu için dini konular ve bunların yönetimin de bir karışıklık ve tartışma söz konusu.
(Katolikler, Ortadoksları pek sevmiyorlar. Onlar tek bir lidere bağlıyken Ortadokslar 14 ayrı kiliseye bağlı. Yanlış bilgi vermeyim aklımda böyle kalmış olabilir).
Moskova Patrikhanesi  ile Kiev Patrikhanesi ikisi de Ukrayna Ortadoks Hiristiyanlığını temsil ettiklerini idda ediyorlar ve bu kilisenin yönetimini ellerine almak istiyorlar Sonunda Kiev patrikhanesi savaşı kazanıyor.         (Neyse ki  en azından birisi kazanmış diyorum çünkü, yol üzerinde ufak bir şehre uğradık orada ki ufak bir kilisede hala iki yönetim söz konusu. Biri ainlerini üst katta diğeri alt katta yapıyor!! ) .
Bu kilisede tüm törenler Ukraynalılar tarafından düzenleniyor . Dini bayramlarda opera şarkıcıları katedralin korusuna eşlik ediyor.
Bir klasik olarak bu yolda da evler ve parklar göreceksiniz. Biz tam bu noktada rotayı biraz şaırdık.Biraz daha ilerleyelim bakalım ne varmış dedik. Bulunduğumuz noktada nerdeyse şehir dışına çıktığımızı fark ettik. Hop gerisin geriye rotaya döndük. Sizde M.M. Gryshko Botanik bahçesine doğru yürüyün. Bu botanik bahçeside çok güzel. Baharda daha da bir güzeldir herhalde. Hele önündeki caddenin ortasında banklar ve bunların iki yanındaki ağaçlar pek bir güzeldi. Ama biz botanik bahçesini sağımıza alarak caddenin aşağısına doğru indik. Sağımızda bu sefer başka bir park Shevchenko Park.





Shevchenko Park huzurlarınızda. Aslında fotoğrafım güzel olmadığı için eklemeyi düşünmüyordum ama sonradan dayanamadım romantik bir insan olarak sevgiyi anlatan  heykelin yer aldığı bir  fotoğraf ekleyerek anlatmaya devam edeyim.
Aşağıdaki heykel çelikten yapılmış ve 300 kg ağırlındaymış. Görüntüye bakınca kadın ve erkek arasındaki sevgiyi anlatıyor gibi gözüksede heykeltraş  bunun o kadar basit olmadığını tüm dünyanın sevgiye ihtiyacı olduğunu ve evrensel bir boyutta bunu ele aldığını belirtmiş. 

Dediğim gibi parklar, bahçeler ve yine parklar ve bahçeler diyerek bu caddenin aşağısına geldiniz. trafik ışıklarından karşıya geçin  Khreshchatyk Caddesindesiniz. Bu cadde Kievin  en popüler caddesi. Gençlerin takıldığı, havayolu şirketlerinin ofislerinin bulunduğu, devlet dairelerinin olduğu ve tabiki Turuncu devrimin yapıldığı meydana ev sahipliği etmeside diğer bir özelliği....





Khreshchatyk Caddesindesiniz. Şimdi bu caddeyi anlatmadan trafik ışıklarından karşıya geçtiniz demiştim ya işte karşınıza Bessarabskiy Market çıkacak. Bu avrupdan da bildiğimiz üstü kapalı açık pazar. İçeride yine bayanlar et, kurumuş balık falan satıyorlar. Sebzede var. Havyarlar kutu kutuydu. Israrla denememizi istediler.  Çok büyük havyar hayranı değilim ama siz öyleyseniz kutu kutu alabileceğiniz bir yer. Çünkü önlerinde rakam gerçekten çok komikti. (Ucuz anlamında). ( Hep ucuz diyorum ama aslında belkide fiyatları normal. Türkiye de herşey o kadar pahalı ki farklı bir yer bize bu duyguyu uyandırıyor herhalde.!!)



Khreshchatyk caddesindesiniz dedim ya. üsteki binadan da anlaşılacağı üzere binalar epey büyük boyutta burada. :-)  

"Kreşatik caddesi 1800’lü yıllardan itibaren bir cazibe merkezi haline gelmesine rağmen, ikinci dünya savaşı sırasında tamamen yıkılmış. Stalin tarafından verilen emirle caddenin eski halinden daha da görkemli bir duruma gelmesi için, Sovyetler Birliğinde o yılların en önemli yatırımlarından biri yapılmış. Resimler, hikayeler, filmler ile öylesine ses getirmiş ki, herhangi bir doğu bloku ülkesinden Kreşatik’i ziyaret etmek, cadde de yürümek büyük hayallere dönüşmüş. Stalin döneminin görkemli mimarisi ile birleşen Ukrayna tarzı ve barok esinlenmeleri ile ziyaretçilerini hayran bırakan bir cadde ortaya çıkmış."

Aşağıdaki büfeyi görüyorsunuz değil mi bu cadde de bir sürüsü vardı. Şu anda keşke birkaç tanesini daha görüntüleseymişim diyorum, çünkü hepsi birbirinden şık ve güzeldi. Altı üstü büfe demeyin her birinin yapısı ve süslemesi çok hoşuma gitti. 

Sizi bilmem ama bizim karnımız acıktı :-)  bu caddenin ortasına geldiğimizde saat ikibuçuk gibi olmuştu yemek yiyelim dedik. Karşımıza Moment Rest. çıktı. Bilerek değildi. Sadece iyi yemek yerlerinin kokusunu alırım ve hislerim beni bu konuda yanıltmaz diyeyim.
Yine bir ( yemek yerleri ile ilgili önderi vermek hoşuma gitmiyor, çünkü herkesin damak tadı farklı ve beğendikleri şeyler değişik, hoşunuza gitmeyebilir oradan kulaklarımı kızartmanızı istemem .... :-) ) 

Moment Rest. içi şık. Mutfağıda açık manzarası da en ünlü cadde bana göre daha ne olsun. Borsch çorbası ve balkabaklı çorba içip üzerine güzel bir steak yieyerek yürürken verdiğimiz tüm kalorileri geri aldık.
Her nekadar bu mola yetmese de iyi geldi. Hadi kalkın  yürüyelim şimdi. Caddenin ortasına geldik. Karşınızda dev asa bir meydan. Özgürlük meydanı.







Özgürlük (Bağımsızlık) meydanı. Meydanı komple düşünmek isterseniz aşağıdaki ilk fotoğrafın karşısına ikinci fotoğrafı koyun sağına üçüncü ve soluna da dördüncü fotoğrafı ekleyerek meydanı tamamlamış olursunuz.  Meydan kare şeklindedir.



Bağımsızlık Meydanı, şehrin ana meydanlarından biri,  pek çok farklı ismin altında biliniyor, ancak çoğunlukla basitçe Maidan ( "kare") deniyor.19. yüzyılda, Meydan şehir meclisi ve asil meclis binalarını içeriyordu.



1990'da Ukrayna'nın bağımsızlık hareketinin başlangıcından bu yana meydan, dört büyük ölçekli radikal protesto kampanyası da dahil olmak üzere siyasi mitingler için geleneksel bir yer olmuş.  1989 öğrenci "Granit'te Devrim", 2001 "Kuçma'sız Ukrayna", 2004 Turuncu Devrim ve 2013-14 Euromaidan. Meydan da ayrıca politik olmayan görüntüler etkinlikler düzenleniyormuş. :-) Böyle bir alan olunca yapsınlar tabi ki. 
Aklıma Taksim meydanı geldi. Bunun yanında minik bir yavru kaldı.






Özgürlük anıtının arkasındaki yoldan devam ederseniz parlamento binasını ve başbakanın oturduğu evi görürseniz. Ama özgürlük anıtının karşısına geçersiniz (caddeyi geçerek) ve hemen sağdaki birnci veya ikinci sokaktan aşağıda fotoğrafı olan kafenin bulunduğu sokaktan ilerlerseniz kaşınıza nefis bir park çıkacak. Parkın ismi : Volodymyr Hill park (Vladamir Tepesi Parkı).


Volodymyr Hill park (Vladamir Tepesi Parkı). Bu park hakkında ne denir bilmiyorum ama ben kısaca çok büyük (10, 5 hektarlık alan üzerinde kurulu)  enfes manzaralı, güzel renkli ağaçlarla dolu park demek istiyorum. Sanıyorum Kiev de en beğendiğim park bu oldu.  Buradan Dinyeper manzarasını görüyorsunuz.
5. ve 7. fotoğraflarda gözüken ve  sadece yayalara ait olan Parkovy köprüsünden yürümeme bile engel oldu bu manzara.
(Hoş köprüden yürüyememk içimde kaldı, ama inanın tam bu noktada ayaklarım uyuşmuştu. Öte yandan gözlerim sarı , turuncu rengiyle bayram ediyordu. Kullaklarım kurumuş yaprakların çıkardığı hışırtıyala bayram ediyordu vs. vs. vs.)  Tamam romantizimi noktalayım. parktan çıkmak gerek.  :-) 
Yinede siz eğer Parkovy köprüsünün üstünde yürüyüp nehrin tadını çıkartmak isterseniz
Khreshchatyk caddesinden özgürlük meydanını da geçerek dümdüz devam edin karşınıza çıkacaktır. 
Arkanızda  Dnipro Hotel olacak önünüzde bir heykel oradan içeriye girin. arsenal stadyumunada buradan gidiyor.
Hoş bizde parktan çıkınca Dnipro Hotel in önüne geldik. Oradan yine bağımsızlık (özgürlük yada kare) meydanına yürüyerek metroya binelim dedik. Tanrım in in bitmeyen bir metro istasyonu.









Arsenalna  dünyanın en derin metro istasyonu. Dinyeper nehrine kıyı olunca bu kadar derin yapılmış. 105,5 metre  Arsenalna,  Sviatoshynsko - Brovaska hattı istasyonu.  Ben diyeyim 10 dk siz deyin 15 dk da yürüyen merdivenlerle aşağıya iniyorsunuz. :-) 
Buna hiç hazırlıklı değildik ama mecbur indik. :-)  Metroda bir kaç dk oturunca hafif bir enerji depolaması yaptık !!!.  Sırada başka bir manastır olan Pechersk Lavra var. Buda ünlü manastırlarından biri. Birde minyatür müzesi. Gün batımında Pechersk Lavra yı gördük bu hafta içinde yayınlayacağım  fotoğraflarda gözükmese de manzara kızıl tonları içinde çok güzeldi. Neyse Kiev Pechersk lavra ile son bulacak.


1 comments:

tülin said...

Cok muhtesem gorunuyor. Ruslar seviyor bu altin kubbeleri. Anlatimi merakla bekliyorum :) hafta sonuna da cok var ama...

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html