Monday, January 31, 2011

Abant Gölü

İstanbula karın yağacı yok dedik ve düştük yollara. Hava durumunu yakından takip ediyordum ve haftasonu kar yağacağını biliyordum ama yinede acaba diyordum:-)

Yolda bir ara uyumuşum gözlerimi açınca inanamadım ağaç dallarının üzerinde bembeyaz muhteşem bir manzara vardı. Her yer kartpostal gibiydi.

Yinede belirtmeden edemeyeceğim hava her 20, 30 km de bir değişti. Bazı yerde kar yağdı bazı yerde yağmur bazı yerler ise kupkuruydu. İnanılmaz ama 150 km de böyle bir durum vardı.

Abanta gidişimiz hava yüzünden biraz uzun sürdü yaklaşık 4 saat 15 dk gibi ama dönüşte herşey silinmişti her yer kupkuruydu hatta abant gölünden kavşağa çıkan 22 km yolda bile karın izi kalmamıştı. Oysa hem oraya giderken hem oradan ayrıldığımızda göle kar yağıyordu ve dizimize kadar kar vardı. Havada değişti canım:-)

Bu arada hepimizin herzaman belirttiği gibi belirtmeden edemeyeceğim çünkü yakında abant milli parkı değil abant site göl evleri gibi birşey duyacağız.

22km boyunca evler, köşkler yapılmış, kavşağın orayada karşıklıklı kocaman iki alışveriş merkezi yapılıyor.OOHHH... dedim bir bunlar eksikti aman yapın alışveriş merkezleri olmadan nasıl yaşarız sonra!!!

Çok merak ediyorum bu yapılara izin verenler, bunları yapanlar ne düşünüyorlar. Zira yakında doğayı görmek için bir yere gidemeyeceğiz çünkü doğa kalmayacak.

Hele gölün etrafını patinaj yaparak gezmeye çalışanlara ne diyeyim ben. İn kardeşim arabadan, ayağını kara bas, yürü. Yok olmaz... Neyse hepsi gölün bir yerinde kitlendiler ve ilerleyemediler geri dönmek zorunda kaldılar. Gölün yarısından sonrası sadece Alius ve bana kaldı :-)















Friday, January 28, 2011

Fenerbahçe-Valencia Maçı

Dün akşam maça gittik. Tabiki Valencia'yı tutuyordum ama Fenerlilere çaktırmamak için sarı lacivert giyindim.
Önce pota arkasında oturuyorduk aman allahım iki deli geldi amaçları sadece bağırmak ve kavga çıkartmaktı kendilerine birkaç yandaş topladılar bu yüzden bizde ilk yarıyı ayakta seyrettik. Neyse ikinci yarıda yer değiştirdik daha sakin olduğunu düşündüğümüz bölgeye kaydık ve insan gibi oturarak maçı seyrettik.
Fotoğraflardan birtanesi net değil ama çok komik bulduğum için yayınlıyorum.:-)



Tuesday, January 25, 2011

Serra İtalya dan Bildiriyor...

Serra arkadaşım İtalya dan bildiriyor, hava güneşli yaşamak keyifli...:-)
Onu bu hayali gerçekleştirmesi için çok destekledim, bir yandan kendimde bu hayali gerçekleştirmek istiyorum tabiki belki bu bir ömür boyu olmayacak ama olsun kısa bir süre için planlarımı şimdiden yaptım. 2012 arzu gider:-)

Sunday, January 23, 2011

siyah beyaz rumeli

Artık pek uzun yazmıyorum. Rumeli Hisarı fotoğraflarım hayattan çalınan bir güne aittir. :-) Herşeyi ile güzel bir gündü. İçeriye adımınızı atar atmaz bambaşka bir boyutuna geçiyorsunuz, sesizlik ve huzur kaplıyor her yanınnızı.
Her basmağı tırmandım ayak basmadık yer bırakmadım.:-) Güzel bir anteraman deneyin pişman olmayacaksınız.:-)


Saturday, January 22, 2011

Rumeli Hisarı

Hava sisli olmasaydı nefis olacaktı. Ama İstanbul buradan bakınca gerçekten çok güzeldi ve huzurluydu.








İstanbul Sarıyer'de bulunan Rumeli Hisarı, 30 dönümlük bir alanı kapsamaktadır. Anadolu Hisarı'nın karşısında İstanbul Boğazı'nın 600 metrelik en dar ve akıntılı kısmında, uzaktan bakıldığı zaman eski harflerle Muhammed biçiminde okunacak şekilde inşa edilmiş bir hisardır. 139 gün gibi kısa bir sürede tamamlanan hisarın üç büyük kulesi, dünyanın en büyük kale burçlarına sahiptir.

Rumelihisarı'nın adı Fatih vakfiyelerinde Kulle-i Cedide; Neşri tarihinde Yenice Hisar; Kemalpaşazade, Aşıkpaşazade ve Nişancı tarihlerinde Boğazkesen Hisarı olarak geçmektedir. Bu adı Dukas "Kefalokoptis" biçiminde kullanmışsa da, ondan başka hiç kimse bu adı kullanmamıştır.

Hisarın inşaasına 15 Nisan 1452'de başlanmıştır. İş bölümü yapılarak her bölümün inşaası bir paşanın denetimine verilmiş, deniz tarafına düşen bölümün inşaasını da Fatih Sultan Mehmet bizzat kendisi üstlenmiştir. Denizden bakıldığında sağ taraftaki kulenin yapımına Saruca Paşa, sol taraftakinin yapımına Zağnos Paşa, kıyıdaki kulenin yapımına da Halil Paşa nezaret etmiştir. Buralardaki kuleler de bu paşaların adlarını taşımaktadırlar. Hisarın inşaası 31 Ağustos 1452'de tamamlanmıştır.

Hisarın yapımda kullanılan keresteler İznik ve Karadeniz Ereğlisi'nden, taşlar ve kireç Anadolu'nun değişik yerlerinden ve spoliler (devşirme parça taş) çevredeki harap Bizans yapılarından temin edilmiştir. Mimar E. H. Ayverdi'ye göre hisarın yapımında yaklaşık olarak 300 usta, 700-800 amele, 200 arabacı, kayıkçı, nakliyeci ve diğer tayfa çalışmıştır. 60,000 metrekare alanı kapsayan eserin kargir hacmi yaklaşık 57,700 metreküptür.

Rumelihisarı'nın Saruca Paşa, Halil Paşa ve Zağanos Paşa adlarında üç büyük ve Küçük Zağanos Paşa adında bir ufak toplam dört kulesi ile 13 adet irili ufaklı burcu bulunmaktadır. Zemin katları ile birlikte Saruca Paşa ve Halil Paşa kuleleri 9 katlı, Zağanos Paşa Kulesi ise 8 katlıdır. Saruca Paşa Kulesi'nin çapı 23,30 metre, duvar kalınlığı 7 metre, yüksekliği ise 28 metredir. Zağanos Paşa Kulesi'nin çapı 26,70 metre, duvar kalınlığı 5,70 metre, yüksekliği ise 21 metredir. Halil Paşa Kulesi'nin çapı 23,30 metre, duvar kalınlığı 6,5 metre ve yüksekliği de 22 metredir.

Hisarın büyük kuleleri birleştiren çevirme duvarlarının kuzeyden güneye uzunluğu 250 metre, doğudan batıya uzunluğu ise 125 metredir. Dağ Kapısı, Dizdar Kapısı, Hisarpeçe Kapısı ve Sel Kapısı olmak üzere 4 ana ve Mezarlık Kapısı adlı bir tali kapısı vardır. Güneye bakan kulenin yakınında, cephane ve erzak mahzenlerine giden yolların ucunda, 2 gizli kapısı da bulunmaktadır. Biri tıkalı iki su mecrası, ikisi kaybolmuş üç çeşmesi vardır. Camiden günümüze yalnızca yıkık minaresi kalmıştır.

Rumeli Hisarı, 1509 depreminde büyük zarar görmüş ancak hemen onarılmıştır. 1746 yılında çıkan yangında ahşap kısmı harap olmuştur. Hisar tekrar III. Selim (1789-1807) döneminde onarılmıştır. Hisarın kulelerini örten ahşap külahlar yıkılınca, kale içi küçük ahşap evlerle dolmuştur. 1953 yılında cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın talimatı ile üç Türk bayan mimar Cahide Tamer, Selma Emler ve Mualla Anhegger-Eyüboğlu hisarın onarımı için gerekli çalışmaları başlatmış, kale içindeki ahşap evler kamulaştırılarak yıkılmış ve restorasyon gerçekleştirilmiştir.

Rumeli Hisarı bugün müze ve açık hava tiyatrosu olarak kullanılmaktadır. Hisarda açık teşhir yapılmakta, sergi salonu bulunmamaktadır. Toplar, gülleler ve Haliç'i kapattığı söylenen zincirin bir parçasından oluşan eserler, bahçede sergilenmektedir.

Rumeli Hisarı ayrıca İstanbul'un Sarıyer ilçesine bağlı bir semttir. Her yılın yaz döneminde konserlerin başladığı mekan olarak da bilinir. Ayrıca çok sayıda balık restoranı mevcuttur.

sümbül

Thursday, January 20, 2011

Raki + Balik +Boğaz= keyif

Rakı + Balık + boğaz = keyif bu üçlünün herdem daim olmasını dilerim.


'ESKİLER ALIYORUM


Eskiler alıyorum
Alıp yıldız yapıyorum
Musiki ruhun gıdasıdır
Musikiye bayılıyorum
Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip musikiler alıyorum
Bir de rakı şişesinde balık olsam'
Orhan Veli

Monday, January 17, 2011

siyah-beyaz



Saturday, January 15, 2011

Anadoluhisarı

İstanbul da artık gidilecek biryer kalmadı! Bugün düşündük taşındık en sonunda yeni konan seferleri denemeye karar verdik. İstinyeden Anadolu hisarına geçtik. Sonrasında da Kanlıca dan Emirgana. Çok hoş. 7-8 dk ta avrupa -asya turu. :-)
Anadoluhisarına geçince Göksu nehrinin kenarındaki yerleri denedik ve Hüseyinbey cafe'ye gittik. Fena değildi. Sonra biraz yürüyelim dedik. Elimde makina etrafı seyrederken tam güzel bir anı çekeyim derken ayağım kaydı ve bir çukurun içine girdi. Çukurun kenarı kaldırım gibi yüksekti ve tam orası kemiğime geldi acısını anlatamam size. :-( sonrasında kızarık, soyulmuş, ağrıyan bir ayağa sahip oldum. Kısacası fotoğraf gazisi oldum.






Thursday, January 13, 2011

Büyükada-Burgazada 09.01.2011





Tuesday, January 11, 2011

Nazar Boncuğu

Nazara çok inanırım. Pazar günü bir sürü nazarboncuğu fotoğrafı çektim. Çoğunu neyazık ki yayınlayamıyorum, çünkü sitemin kapasitesi dolmak üzere. O yüzden mümkün oldukça az fotoğraf koymaya çalışıyorum, geçmişi silene kadar. (bazı fotoğraları sadece)
Allah hepimizi nazardan korusun.
Bu arada Doğum Günü mesajlarımın hepsi birbirinden anlamlıydı. O yüzden bu yıl mesajlarınız benim için en değerli hediye oldular.




Monday, January 10, 2011

10.01.2010

İyiki doğdum ben...:-) Happy birthday to me...:-)


Sadece şarkının bazı bölümleri...:-) Her yıl olduğu gibi bu yılda kendime armağan ediyorum:-)
I traveled each and ev`ry highway
Bütün yollarda seyahat ettim
And more, much more than this, I did it my way
Ve bundan daha da önemlisi kendini yolumu tuttum

Regrets, I`ve had a few
Birkaç pişmanlığım var
But then again, too few to mention
Ama sonrasında aslında ifade etmeye deymeyecek kadar azlar
I did what I had to do and saw it through without exemption
Yapmak ve görmek zorunda olduklarımı yaptım ve gördüm hiçbir bağımlılığım olmaksızın
I planned each charted course, each careful step along the byway
Tüm işlerimi planladım sapa yol boyunca dikkatli adımlarla
And more, much more than this, I did it my way
Ve bundan daha da önemlisi kendini yolumu tuttum
When I bit off more than I could chew
Düşündüğümden daha çok mahvaolurken
But through it all, when there was doubt
Ama tüm bunlar arasında şüphe varken ortada
I ate it up and spit it out
Hepsini yok ettim, bitirdim
I faced it all and I stood tall and did it my way
Hepsiyle yüzleştim hayatta kaldım yıkılmadım ayaktayım

Friday, January 7, 2011

İstanblue ...:-)

Zaten bir yanım hep NY'da. Bugünde işten çıkınca o havada yolda yürürken sanki Manhattan'ını görür gibi oldum.:-)

Tuesday, January 4, 2011

yaprak

Bu fotoğrafın orjinal hali gri-siyah biraz oynadım nasıl olduda böyle oldu anlamadım.:-) ama hoşuma gitti.

Sunday, January 2, 2011

Rose Marine

Arada sırada size mekan tanıtımı yapacağımı söylemiştim. Bugün de yeni denediğim bir mekanı tanıtıyorum. Rose Marine.

Servis:****
Lezzet:*****
fiyat:**
mekan:****

Kahvaltı için Rose Marine'i seçtik. İyi bir seçim oldu. Bahçe kısmında oturduk. Çünkü kış olduğu için tavanı kaptmışlar, sobalarıda yakmışlardı. Sandalyeleri de pek bir rahattı. Vallahi kendi evimizde gibi kahvaltı ettik. Servis yapanlar çok iyiydi. Kahvaltılıklar çooook lezzetliydi. Nefis ezine peynir, bal, reçel, sıcak ekmek. Süper. Yanılmıyorsam sahibi bir içmimar ve tasarımcı bir Rus bayan, burayıda kendisi dekore etmiş. Bence çok hoş olmuş, dantel perdeler vs. Derim ki yolunuz Cihangire düşerse uğrayın. Arkadaşlarım ve ben memnun kaldık. Umarım uzun bir müddet böyle devam ederler. :-)
Not:ana yemeklerini denemediğim için bişey söyleyemiyorum, yıldızlar kahvaltıya.












Rose Marine Cafe Restaurant Bar
Kılıç Ali Paşa Caddesi No : 27 Cihangir Beyoğlu
0212 249 62 77 -78

Saturday, January 1, 2011

1.01.2011

Eğlenceli, korku dolu, maceralı bir yeni yıl akşamından sonra yeni yılın ilk saatlerini tabiki her zaman olduğu gibi boğazda geçirdik.
Bebek kahve, cafe nero,sucuk ekmek, arnavutköy filan derken gün bitti.
2011 yılı dostlarım ve blog arkadaşlarım için fotoğraflardaki kadar güzel geçsin.:-)






About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html