Bugünlerde tamamen farklı şeyler yapmak istiyorum. Avrupayı ne çok sevdiğimi (özellikle akdenize kıyısı olanlarını)biliyorsunuz. Bu yüzden zaman zaman çeşşitli aktiviteler yapıyorum mesela dünde trenle Adapazarına gidelim dedik. Aynı avrupada yaptığımız gibi... Asıl rotamız Sapancaydı ama son dakkika da değiştirdik.
Bostancıdan Adapazarında tren yaklaşık 2 saat sürüyor. Bu yoldaki yolculuğu arabayla pek sevmiyorum, dilovası vs içim kararıyor. Tren olursa belki farklı olur dedim! Yinede çok farklı olmamasına rağmen tren zaman zaman denize ve göle çok yakın gittiği için biraz olsun daha iyiydi.
Çok macera dolu bir yolculuk oldu bizim için.:-) Trenden Adapazarında inince Tozlu caminin önündeki minibüslere bindik. Biz tozlu camiini göremedik ama belki siz görebilirsiniz!!! Minibüsler oldukça konforlu. Bizi gölün kapısına kadar bıraktı.
Yolda ilerlerken ve gölün kapısını görünce biraz karamsarlığa uğramama rağmen göl kenarında yürümeye başlayınca bu karamsarlığım biraz olsun kayboldu.
Baharda ağaçlar yeşerince eminim çok daha güzel olur ama canım insanlar ve kalabalık da bir o kadar şahane olur herhalde!
Sabahın köründe gittiğimiz için mangal yapanlar yoktu sadece bir kaç araba vardı ama öğleden sonra araba sayısı biraz arttı ve mangallar yanmaya başladı!
Nisan ayında haftaarası bir gün ağaçlar çiçek açınca gitmek lazım derim.
Gölün kapısından sonuna kadar yaklaşık 3,5-4 km. Gölü tam tur yapalım dedik ama karşı tarafı tapulu arazi olduğu için içerden yürümek zorundasınız buda anlamsız oluyor tabiki. (1 dereceden sit alanı olmasına rağmen!!! yakında göl manzaralı betonlar dikilir herhalde). Bizde gittiğimiz yönden geri döndük ama bu sefer zaman zaman orman içine girdik ve değişik bitkiler gördük. Herhalde toplamda bir 8-10 km yürümüşüzdür.:-)
Gölde kano yarışları yapılıyormuş bu yüzden parkurlar yapmışlar. Deniz bisikletine binebiliyorsunuz. Biz bindik, kölelerim kullandığı için ben arkada bol bol fotoğraf çektim ve güneşlendim tabiki kuşları, ördekleri seyrettiğim ve sessizliğin keyfine vardım.:-)
Neyse trenle sapancaya gidelim alabalık yiyelim dedik. Ama öncesinde adapazarında bir yerde oturduk, damla sakızlı, karamelli ve çiftekavrulmuşlu kahvelerimizi içtik. (fena değildi. Çarşı içinde ismi.....??)
İşte macera bu noktada başladı. Trene bindik 20 dk sonra incektik. 15 dk geçmiştiki tren yavaşladı bizde geldik zannedik panik halinde trenden indik (hatta hafif hareket halindeydi):-)))))))
İstasyona bakınca Uzunkumda indiğimizi gördük:-))))) Ne çare yürümeye başladık. Hep sapanca gölünün kenarında rahat rahat yürümeyediğimden yakınırdım "al işte yürü" gibi birşey oldu...:-)
Toplam 4,6 km yürüyerek Sapancaya ulaştık. Alabalık ve salatayı fazlasıyla hak ettiğimizi düşünerek gölün kenarında bira eşliğinde midemize afiyetle indirdik.:-)
Dönüşte tren sabah ki kadar keyifli olmasada bizim keyfimizi pek bozamadı. Birazda poyrazla gölü hakkında bilgi vereyim:
Adapazarı’nın kuzeydoğusunda Sakarya Irmağı’nın yakınındaki 60 hektarlık bu göle, yanındaki Poyrazlar Köyü nedeniyle bu ad verilmiştir. Gölün başka bir adı da Teke Gölü’dür. Sakarya Irmağı’nın eski yatağında oluşan Poyrazlar Gölü, iki sırt arasında uzanmakta olup, Sakarya Irmağı taştığında fazla suları Kapaklı Boğazı’ndan göle boşalmaktadır. Genel olarak bu şekilde beslenen Poyrazlar Gölü, oldukça derin olup yalnızca güney kıyıları sığ ve sazlıktır. Kuzey ucunda bir ayakla fazla suları Sakarya Irmağı’na boşalır. Başta sazan olmak üzere çeşitli tatlı su balıkları bulunan göl, son yıllarda piknik alanları ile gitgide turistik bir önem kazanmaya başlamıştır
skip to main |
skip to sidebar
Pages
Sunday, March 27, 2011
About
.
Search This Blog
About Me
Translate
Popular Posts
-
Kendi yeğenlerim diye söylemek istemiyorum ama pek bir tatlılar canım... Minik Lord Mert'i ve Ceyliin Hn.'ı lütfen maşallah diyerek ...
-
Bu blog tam 3 yaşında...:-) Kahve içerken aldığım keyif bir başkadır benim için...Blogumdaki yazılarında öyle olmasını arzu ediyorum... ...
-
Prince'in bu şarkısını pek bir severim. Beni çok eskilere götürür. :-) Allah rahmet eylesin. Bugünde sahilde yürürken bu ağacın fotoğra...
-
Bu köy de hal ettiklerimizden bir tanesi. Eski evleri bir güzel yıkıp yerine sevimsiz, sıvasız estetikten yoksun çirkin dikdörtgen beton yığ...
-
İyiki doğdum ben...:-) Happy birthday to me...:-) Sadece şarkının bazı bölümleri...:-) Her yıl olduğu gibi bu yılda kendime armağan ediyo...
-
Ehemmm..ehhhıımmmm.... Bir dolu haftasonu...İçinde nereleri yokki... Rakamlarla anlatırsak 11'dir...!!!herhalde...:-)))
-
Her sabahh balkona çıkıp petunyalarımın büyümesini izliyorum ve bu sabah bu manzara ile karşılaştım...Nasıl ama hemde iki tane birden...:-)...
-
Cumartesi günü Erika Sulzer-Kleinemeier’in “68 Kuşağı: Almanya” ve Michael Ruetz’in “Huzursuz Bahar” başlıklı sergilerini gezdik. Bu sergile...
-
Atlıhan; 1850’li yıllarda Eskişehir’in büyük toprak sahiplerinden Takattin Bey tarafından, çevre köy, kasaba ve şehirlerden gelen pazarcılar...
-
Şu kapılara bitiyorum. En beğendim tarz...Merdivenle sokağa inilir... Kapının önündeki boş alan mermer sütunlarla çevrelenmiştir... Süper....
Yasal Uyarı
Fotoğrafların korunması konusu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) m.84′de düzenlenmiştir. "Bir işareti, resim veya sesi, bunları nakle yarıyan bir alet üzerine tesbit eden veya ticari maksatlarla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse, aynı işaretin, resmin veya sesin 3 üncü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanılmak suretiyle çoğaltılmasını veya yayımlanmasını menedebilir.
Fotoğrafların telif hakkı acupofcaffeine aittir. İzinsiz kullanımı durumunda her türlü yasal yola başvurulacaktır.
Blog Archive
geziyorum
Labels
- adalar (34)
- adana (1)
- akyaka (1)
- alaçatı (7)
- almanya (2)
- Amsterdam-Belçika (3)
- ankara (3)
- antakya (1)
- Antalya (10)
- assos (1)
- avusturya (9)
- ayvalık (4)
- baden baden (1)
- bafa gölü (2)
- batum (2)
- bodrum (1)
- bolu (2)
- bozcaada (3)
- bulgaristan (1)
- bursa (12)
- çatalca (7)
- çeşme (2)
- chios (4)
- Çıralı (5)
- colmar (1)
- cumalıkızık (1)
- cunda (5)
- dalyan (1)
- datça (7)
- doğu karadeniz (4)
- efes (1)
- eqisheim (1)
- fethiye (4)
- foça (3)
- Fransa (21)
- geziyorum (486)
- göcek (2)
- Gökçeada (6)
- gölyazı (2)
- greece (4)
- hiç. (1)
- iğneada (4)
- ispanya (11)
- ist (1)
- İstanbul (152)
- İstek-hikaye (2)
- italya (22)
- izmir (2)
- iznik (4)
- kapadokya (12)
- karadeniz (6)
- karagöl (1)
- kıbrıs (6)
- ku (1)
- kutlama (1)
- lavanta (1)
- likya yolu (5)
- linklerim (2)
- manyas (1)
- manyas kus cenneti (4)
- marmaris (1)
- okuyalım öğrenelim (27)
- ondan bundan birazda benden (351)
- pamukkale (1)
- polonezköy (3)
- Prag (3)
- romanya (1)
- safranbolu (3)
- sanatsal etkinliklerim (51)
- sapanca (1)
- Semtler (58)
- side (4)
- sinop (6)
- şirince (1)
- sofya (1)
- taraklı (2)
- tasarım (3)
- türkiye (181)
- uçmakdere (1)
- Ukrayna (9)
- urla (1)
- yalova (1)
- yaşam (14)
- yeme içme (1)
- yemeklerim (13)
- yunanistan (10)
sevdiklerim
mutfaktan nefis kokular geliyor
Yeni Eklenenler
Search this blog
Followers
Powered by Blogger.
Copyright (c) 2010 A CUP OF CAFFEINE. Design by WPThemes Expert
Blogger Templates, Grocery Coupons and Daily Fantasy Sports.
5 comments:
Fotoğraflarınız çok güzel !
orda olmak vardı şimdi :)
Didem,
Teşekkürler, mekanda güzeldi:-)
Muhabbetsofrası,
haklısın vallahi...
Sevgiler
arzu
Adapazarına gidilipte bir ıslama köfte götürmeden dönülürmü?
Oralara hafiften bahar gelmiş.
Arzucum fotograflar harika ne güzel geçmiş gününüz maceralı ellerine yüreğine sağlık :)) birde o çiçekleri bize yansıtıyorsun ya dokunasım geliyor vallahi :) o kadar süperler...sevgiler güzel haftalar. :)
Post a Comment