skip to main |
skip to sidebar
Bugün, sizlere iş yerimin bulunduğu Kurtuluş semtini anlatmak istiyorum.
Aralık ayının başından itibaren caddeyi gören odamınkarşısındaki evlere bakıyorum, hepsi ışıl şıl çam ağaçlarını süslemişler camlara noel babalarını asmışlar ve hele bir tanesi var ki... camda merdivenlere tırmanan bir noel baba süper...görülmeye değer...Gelelim konumuza...
Bu azınlıkların evlerine bakınca acaba geçmişte nasıl yaşamışlar, buralarda neler yapmışlar diye düşündüm ve tarih araştırmasına giriştim.
Pangaltı’nın bulunduğu tepeden güneye doğru inen bir dere yatağı varmış bu dereyatağının batıdan ve güneyden çevirdiği tepelere Aya Dimitri tepeleri denirmiş. Bu isim 16.yüzyılda yapılan Rum-Ortadoks kilisesinden geliyormuş. Sonraları burada tavlalar (at ahırları) yapılınca, semt, ahırları simgeleyen tatavla adını almış ve Cumhuriyet’te isimlerin Türkçeleştirmesine kadar da bu isimle anılmış.
Tatavla’nın ilk halkının tersanelerde çalışması nedeniyle tersaneliler olarak anılmaya başlamışlar. Sonralarıda çeşitli mesleklerle ilgilenmeye başlamışlar. Tatavlalı ayakkabı yapımcıları çok ünlüymüş, hatta beyoğlunda bazı tatavlalıların ayakkabılarını satan dükkanlar varmış.Tatavlalıların bir de tulumbacıları ünlüymüş, yangın söndürmedeki başarıları ağızdan ağıza konuşuluyormuş, gazetelerde övgü dolu sözlerle anlatılıyormuş.
Paskalya yortusundan önceki perhiz döneminin ilk Pazartesi, Tatavla’da ünlü Baklahorani panayırı yapılırmış. Tüm yörelerden gelenler olurmuş, eğlenceler düzenlenirmiş ve sadece perhiz yemekleri ve özellikle de bakla yenirmiş. O yüzden panayıra Baklahorani denirmiş.
Ahhhh...ahhhhh...O zamanlarda yaşamak varmış. Bakla en sevdiğim yemeklerden bir tanesidir. Hele favaya bayılıyorum. Sevgili Demet arkadaşım ısrarla ona yaptığım favanın tadını unutmayarak beni bu konuda fava pişirmeye zorlasa da uzun bir müddet hiç şansı olmayacak....
Neyse dönelim Tatavla’ya...
Tatavla’nın spor kluplerinin ünü yurt dışında da çok yaygınmış. 1908’de kurulan Astir adlı futbol takımı, İstanbul en ünlü takımlarından birymiş.
Sanat etkinlerininde önemli bir yeri varmış. 1911’de kurulan Amfion adlı müzik merkezinin mandolin orkestraları ve koroları İstanbulun çeşitli yerlerinde konserler verirmiş.
Cumhuriyet’e kadar sakinlerinin büyük çoğunluğunu Rumlar oluşturuyormuş, Erminler ve az miktarda Yahudilerin de yaşadığı Tatavla, Kurtuluş olduktan sonra bu özelliğini biraz daha korumuş fakat ne yazık ki zamanla yitirmiş. Neden acaba demeden edemiyorum... Canım Türkiyem ve canım insanlarım benim...
Neyse bugün camımdan bakarken bu ailelere ait izler görüyorum ve mutlu oluyorum...
Sizlere karşılaştırmanız için eski ve yeni hallerinin resmini göstereyim... Yeni halinin resmi bugün iş yerimden bana hediye gelen yeni digital fotoğraf makinemle çekilmiştir. Bilginize...
Haaaaaaaaa... Bu arda yarın Beyoğlu ve Teşvikiyeyi anlatıcağım çünkü en sevdiğim yerler...!!!
Pages
Tuesday, December 27, 2005
TATAVLA... KURTULUŞ
Bugün, sizlere iş yerimin bulunduğu Kurtuluş semtini anlatmak istiyorum.
Aralık ayının başından itibaren caddeyi gören odamınkarşısındaki evlere bakıyorum, hepsi ışıl şıl çam ağaçlarını süslemişler camlara noel babalarını asmışlar ve hele bir tanesi var ki... camda merdivenlere tırmanan bir noel baba süper...görülmeye değer...Gelelim konumuza...
Bu azınlıkların evlerine bakınca acaba geçmişte nasıl yaşamışlar, buralarda neler yapmışlar diye düşündüm ve tarih araştırmasına giriştim.
Pangaltı’nın bulunduğu tepeden güneye doğru inen bir dere yatağı varmış bu dereyatağının batıdan ve güneyden çevirdiği tepelere Aya Dimitri tepeleri denirmiş. Bu isim 16.yüzyılda yapılan Rum-Ortadoks kilisesinden geliyormuş. Sonraları burada tavlalar (at ahırları) yapılınca, semt, ahırları simgeleyen tatavla adını almış ve Cumhuriyet’te isimlerin Türkçeleştirmesine kadar da bu isimle anılmış.
Tatavla’nın ilk halkının tersanelerde çalışması nedeniyle tersaneliler olarak anılmaya başlamışlar. Sonralarıda çeşitli mesleklerle ilgilenmeye başlamışlar. Tatavlalı ayakkabı yapımcıları çok ünlüymüş, hatta beyoğlunda bazı tatavlalıların ayakkabılarını satan dükkanlar varmış.Tatavlalıların bir de tulumbacıları ünlüymüş, yangın söndürmedeki başarıları ağızdan ağıza konuşuluyormuş, gazetelerde övgü dolu sözlerle anlatılıyormuş.
Paskalya yortusundan önceki perhiz döneminin ilk Pazartesi, Tatavla’da ünlü Baklahorani panayırı yapılırmış. Tüm yörelerden gelenler olurmuş, eğlenceler düzenlenirmiş ve sadece perhiz yemekleri ve özellikle de bakla yenirmiş. O yüzden panayıra Baklahorani denirmiş.
Ahhhh...ahhhhh...O zamanlarda yaşamak varmış. Bakla en sevdiğim yemeklerden bir tanesidir. Hele favaya bayılıyorum. Sevgili Demet arkadaşım ısrarla ona yaptığım favanın tadını unutmayarak beni bu konuda fava pişirmeye zorlasa da uzun bir müddet hiç şansı olmayacak....
Neyse dönelim Tatavla’ya...
Tatavla’nın spor kluplerinin ünü yurt dışında da çok yaygınmış. 1908’de kurulan Astir adlı futbol takımı, İstanbul en ünlü takımlarından birymiş.
Sanat etkinlerininde önemli bir yeri varmış. 1911’de kurulan Amfion adlı müzik merkezinin mandolin orkestraları ve koroları İstanbulun çeşitli yerlerinde konserler verirmiş.
Cumhuriyet’e kadar sakinlerinin büyük çoğunluğunu Rumlar oluşturuyormuş, Erminler ve az miktarda Yahudilerin de yaşadığı Tatavla, Kurtuluş olduktan sonra bu özelliğini biraz daha korumuş fakat ne yazık ki zamanla yitirmiş. Neden acaba demeden edemiyorum... Canım Türkiyem ve canım insanlarım benim...
Neyse bugün camımdan bakarken bu ailelere ait izler görüyorum ve mutlu oluyorum...
Sizlere karşılaştırmanız için eski ve yeni hallerinin resmini göstereyim... Yeni halinin resmi bugün iş yerimden bana hediye gelen yeni digital fotoğraf makinemle çekilmiştir. Bilginize...
Haaaaaaaaa... Bu arda yarın Beyoğlu ve Teşvikiyeyi anlatıcağım çünkü en sevdiğim yerler...!!!
About
.
Search This Blog
About Me
Translate
Popular Posts
-
Aşağıda görünen pasta tarafımdan çok özenle seçilmiştir!!! Binlerce pasta arasından bu pastaya hayran oldum...:-)) bu yazıda devam edecek......
-
Ortaokuldan beri yanıma kim oturursa otursun benimle hep konuşur...Hepte anlatacak bir dert bulurlar... Geçen gün taksideyim...Mutlaka konuş...
-
Arboretum kısaca canlı ağaç müzesi demek. Avrupa ve Amerika da özellikle orman fakültelerine ve bazende şehre ait arboretumlar görmeniz ...
-
Düğün törenim tam istediğim gibiydi. Ailem, dostlarım ve arkadaşlarımla tam planladığım gibi gerçekleşti. Ahmet Altan geçen günkü bir yazısn...
-
Bu haftasonun en güzel olayı teyze olmamdı. Pazar günü Lale arkadaşım sayesinde teyze olmanın keyfini çıkardım. Efe 14.04.2007'de dünyay...
-
Dün biraz bahs ettmiştim... Atrium yolunda çektiğim fotoğraflardan... Bugün Zeynep'in sayfasında bahar dalı fotoğrafı gördüm...Çok güze...
-
Lviv'e nihayet geldik. Odessa ve Kiev den çok turistik. Artık yaptığım seyahatlerde şunu görüyorum, fazla turist alan yerler öz dokula...
-
Yazın genelde hafta sonu pek dışarıya çıkmıyoruz...Çünkü her yer çok kalabalık, hava sıcak vb. diğer nedenlerimiz var...:-) Bu hafta sonu ha...
Yasal Uyarı
Fotoğrafların korunması konusu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) m.84′de düzenlenmiştir. "Bir işareti, resim veya sesi, bunları nakle yarıyan bir alet üzerine tesbit eden veya ticari maksatlarla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse, aynı işaretin, resmin veya sesin 3 üncü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanılmak suretiyle çoğaltılmasını veya yayımlanmasını menedebilir.
Fotoğrafların telif hakkı acupofcaffeine aittir. İzinsiz kullanımı durumunda her türlü yasal yola başvurulacaktır.
Blog Archive
geziyorum
Labels
- adalar (34)
- adana (1)
- akyaka (1)
- alaçatı (7)
- almanya (2)
- Amsterdam-Belçika (3)
- ankara (3)
- antakya (1)
- Antalya (10)
- assos (1)
- avusturya (9)
- ayvalık (4)
- baden baden (1)
- bafa gölü (2)
- batum (2)
- bodrum (1)
- bolu (2)
- bozcaada (3)
- bulgaristan (1)
- bursa (12)
- çatalca (7)
- çeşme (2)
- chios (4)
- Çıralı (5)
- colmar (1)
- cumalıkızık (1)
- cunda (5)
- dalyan (1)
- datça (7)
- doğu karadeniz (4)
- efes (1)
- eqisheim (1)
- fethiye (4)
- foça (3)
- Fransa (21)
- geziyorum (486)
- göcek (2)
- Gökçeada (6)
- gölyazı (2)
- greece (4)
- hiç. (1)
- iğneada (4)
- ispanya (11)
- ist (1)
- İstanbul (152)
- İstek-hikaye (2)
- italya (22)
- izmir (2)
- iznik (4)
- kapadokya (12)
- karadeniz (6)
- karagöl (1)
- kıbrıs (6)
- ku (1)
- kutlama (1)
- lavanta (1)
- likya yolu (5)
- linklerim (2)
- manyas (1)
- manyas kus cenneti (4)
- marmaris (1)
- okuyalım öğrenelim (27)
- ondan bundan birazda benden (351)
- pamukkale (1)
- polonezköy (3)
- Prag (3)
- romanya (1)
- safranbolu (3)
- sanatsal etkinliklerim (51)
- sapanca (1)
- Semtler (58)
- side (4)
- sinop (6)
- şirince (1)
- sofya (1)
- taraklı (2)
- tasarım (3)
- türkiye (181)
- uçmakdere (1)
- Ukrayna (9)
- urla (1)
- yalova (1)
- yaşam (14)
- yeme içme (1)
- yemeklerim (13)
- yunanistan (10)
sevdiklerim
mutfaktan nefis kokular geliyor
Yeni Eklenenler
Search this blog
Followers
Powered by Blogger.
Copyright (c) 2010 A CUP OF CAFFEINE. Design by WPThemes Expert
Blogger Templates, Grocery Coupons and Daily Fantasy Sports.