Thursday, December 22, 2005

YAŞAMDAN DAKİKALAR

Bugün yaşamdan dakikalardan bahs etmek istiyorum... Perşembe günleri TV8... Sunay Akın, Haşmet Babaoğlu,Hıncal Uluç ve Nebil Özgentürk’ün birlikte hazırladıkları nefis bir sohbet programı(ben keyif programı demek istiyorum)... Neden keyif demek istediğimi anlatayım... Çünkü herşey hakkındaki bilgiyi yılların birikimine sahip bu insanlardan değişik yorumlarla dinliyorum... Arada sırada Hıncal Uluç’un beyaz tahtaya bir mısra karalaması ve Haşmet Babaoğlu'nun yorumuyla o mısrayı dinlemek, kitaptan okumaktan çok farklı...
Her Perşembe akşamı yayınlanıyor ve Pazar günü öğleyin tekrarı oluyor yaşamdan dakikaların... Bu programı dinlerken şöyle bir iç geçiriyorum... Acaba Canım Türkiyemdeki insanların %40’ı böyle bir birikime sahip olsaydı ülkem nasıl olurdu? Neyse fantastic düşüncelerimden kurtarayım kendimide size dün akşam onlardan öğrendğim birkaç şeyden bahs edeyim. Aziz Nesin yaşasaymış bugün tam 90 yaşında olacakmış...tabiki bende onu bugün anmak istiyorum ve onun bir şiirini şu araya sıkıştırıyorum...

YASIYORUM DEMEK
Çok merak ediyorum kendimi
Basima bir sey mi geldi
Öldüm mü kaldim mi
Hiçbir haber yok kendimden

Bu sabah kapimi çaldým
Kapiyi açan kendim
Bir süre kendime baktim
Bu güleç yüz bendim

Oh ne güzel bir sabah
Bugün de yasiyorum demek
Benden baska yok kimsem
Beni merak edecek
Aziz NESiN

Sonra Nürünberg’de dünyanın en büyük ve en eski oyuncak müzesinin olduğunu öğrendim. Bu şehir nazilerin yaptıkları soykırımlarla ve enginizasyon mahkemeleri ile tanınıyormuş. O karanlık günleri unutturmak ve şehrin imajını değiştirmek için bir oyuncak müzesi kurulmuş. Bu oyuncak müzesinin sembolü bir tavşan. Ama sıradan bir tavşan değil bu. Turuncu bir tavşan. Albert Dürer tarafından 1502 yılında çizilmiş “a young hare” isimli tavşanın ta kendisi bu.Böylece Nürünbergliler Dürer’in tablosunu kullanrak hem resamlarını ölümsüzleştiriyorlar hemde şehirlerinin karanlık yüzünü aydınlatıyorlar. Bu ünlü tavşanın resmini de size göstermeden edemeyeceğim.


Dürer aynı zamanda bir gergadanın da resmini çizmiş. Hemde sadece halkın arasında efsane olan ve onların anlatımlarından edindiği bilgilerle.. Bence bir insan hiç gergadan görmeden bir gergadanı bukadar güzel çizebilir.


Evet son olarak da King Kong filmi… Bu filimin neden bukadar bir hayran kitlesi olduğunu ve gişe rekorları kırdığını biliyormusunuz?
1929 yılları bunalım döneminden çıkan Amerika bu filmi yapmaya karar vermiş. Neden mi çünkü o dönemler de Darwin’in teorisinin okullarda okutulması büyük bir olay olmuş. Gelin görünkü bende dün yine aynı tartışmayı Radikal gazetesinde okudum. Yıllar demek ki bazı düşünceleri yok edemiyor. Ben King Kong filmine geri döneyim yine… İşte bu Darwin’in teorisini hoş göstermek için bu filmi çevirmişler. Filimde bir gorili sarışın kıza aşık etmişler. Biliyormuydunuz gorilin parmağıyla kızı sevmesi bugüne kadar çevrilmiş en erotik sahneymiş. Hoş 1976 yıllarındaki King Kong sadece aşk olayını anlatmış Ozamana kadar da bir sürü sahtesi çevrilmiş. Bugün yine gösterimde ve yine büyük olay yaratıyor… Ha bana soracak olursanız ben anlamam bir gorilin insana olan aşkını. Bana bir insanın diğer bir insana duyduğu aşk lazım. Neyse son olarak Aziz Nesin’in aşk üzerine yazdığı bir şiirle noktalayım bugünkü yazımı…
Sevişirken yılan bile dokunmaz
Tapınmakta aşktan saygın olamaz
Sevda üzre yıldırım olsa çarpmaz
İstiyorsan uzak kalmak ölümden
Hep aşk üzre olmaslısın a caanım
Ki ölüm de sevişirken kıyamaz

Aziz Nesin

0 comments:

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html