Tuesday, May 31, 2011

Sapphire

Dün akşam Sapphire çıktık. İstanbulun en yüksek binası! Yakında yeni daha yüksek en yükseklerinide yaparlar. YUkardan bakınca insanın içi daha bir parçalanıyor.
Bu arada hiç okumadan gittiğim iiçin bir şansızlık yaşadık. Yukarı teras kısmına çıkınca ben oradan fotoğraf çekiliyor zanettim. Camın arkasından. Çünkü böyle yerler avrupada da kapalıdır yada tel vardır. Havada pırıl pırıl. Güneş güzel. Camdan yansıma almamak için elimden geleni yapıyorum. Mutluyum kısacası. Taki asansöre binip aşağıya inmek isteyinceye kadar. Karşımda bir tabela ve diyor ki "fotoğraf tutukunları için bir kaç basamak daha" evet yukarıya merdivenle çıkıyorum ve açık bir teras. Dolu dolu fotoğraf çekmek için! Bendeki hayal kırıklığını anlatamam. Neyapalım demek ki okumadan gitmemek lazımmış!
Sonra helikopter simülasyonuna vardı. İstanbul'un üzerinde tur atıyorsun. Eğlenceliydi. Hele pencerenin içinden Ayasofyaya girmek, yerin altından yerebatan sarnıcına,birde boğaza çakılıyor gibi olmak güzeldi.
İşte le taş dela istanbul!








Monday, May 30, 2011

Yıldız Bahçe

Pazar günü Yıldız Bahçede brunch'a gittik. Mekan güzel ama servis ve yemek kalitesi kötü. Brunch olduğu için mi bilmiyorum seçilen ürünler kalitesizdi. Üniversite olduğu için belki olabilir diyeceğim ama İstanbul Üniversitesinin Baltalimanın daki prof. evinin servis kalitesi çok iyi.
Bana kalsa hayatımın sonuna kadar öğrenci olmak isterim ama neyazık ki mümkün değil. İstanbulda gezmediğim ender ünv. birtanesi de Yıldız Ünv. Fotoğraflar ünv. bahçesine ait. En son fotoğrafta yıldız bahçeye ait. Tercih sizin. :-)




Sunday, May 22, 2011

ceylinus-yeğenumus




Friday, May 20, 2011


MELANKOLİ
Ey sokaklarında yıllarca avare dolaştığım
İçinde ilk aşkımı yaşadığım küçük şehir
Umutsuz akamlarımda sesini duyduğum lir
Sihrinde ilk acıyı tattığım

Ey sarhoş akşamlarımın biricik tesellisi
İlk şiirlerimdeki biricik dert ortağım fener
Soğuk kış geceleri ısındığım kalorifer
Gitgide uzaklaşan tren sesi

ey en masum arzularımı gizleyen oda
Yıldızlarla dost eden küçük pencere
Her akşam gönlümün dilediği yere
Götüren sihirli araba

Ey en içli en yanık türkülerimi duymayan
rüzgarı saçlarımı dağıtan sokak
Ve ey saçı ak gönlü ak
Anneciğim pencerede ağlayan

Ah biliorum güç gelecek sizlere
Ama artık gitmek geliyor içimden
Bir sabah masmavi bir bulutun peşinden
Dönüşü olmayan yerlere

Ataol Behramoğlu

Sunday, May 15, 2011

Müzeler

"İmparatorlar İstanbul'da: Hitit'ten Osmanlı'ya" Sergisine gittik.
Hitit döneminden Osmanlı İmparatorluğu'na Anadolu'da ve çevresinde hüküm sürmüş imparatorlukları simgeleyen eserler, müzenin Assos Salonu'nda sergileniyor. Anadolu'nun değişik müzelerinden seçilmiş olan dev mermer heykellerden sikkelere, el yazmalarından mühürlere birçok eser, imparatorlukların bıraktığı izleri sürmemizi sağlıyor. Kadeş antlaşması ve birçok eser görülmeye değer. Çok ufak bir sergi olsada Arkeoloji müzesinin atmosferi için defalarca gidilebilir. İstanbulda en sevdiğim yer.
Müzeler haftası olduğu için birçok müze akşam 23:00'e kadar açık. :-)










Friday, May 13, 2011

Doğa , Yemek, Ayvalık





Ayvalık, Cunda Kapılar, pencereler










Wednesday, May 11, 2011

Truva - Çanakkale Şehitliği

Gezimizin sonuna geldik. Yazı devam edecek ama yarın:-)








Assos - Mayıs

Assosun eski güzelliği kalmadı bence. Her gittiğimde biraz daha bozulmuş görüyorum ve çok üzülüyorum. 1991 yılında gittiğimde ufacık bir balıkçı kasabasıydı, sessiz ve sakin. Köyün için köylüler kekik falan satarlardı. Yıllar geçtikçe popüler olmaya başlayınca bu satıcılar çoğaldı. Athena tapınağına giden yol boyunca artık kocaman kocaman tezgahlar açılıyor.
Diğer köylerden geliyorlarmış ve beledeiyeye günlük 6 TL veriyorlarmış. Bu yüzden satış yapmak istiyorlar ama kullandıkları yöntem hiç hoş değil.
Fotoğraf çekenlerin koluna yapışıyorlar, "fotoğraf çektin bunlardan alacaksın diyorlar..." Zaten Assosun yerliside bu durumdan pek memnun değil. Hele aşağıdaki yeni Assos denilen yerden hiç bahsetmek istemiyorum. Kocaman kocaman binalar. Yazık vallahi çok yazık...

Neyse her yere konulan birde tabelalar var onlar hakkında konuşmadanda edemeyeceğim nekadar görüntü kirliliği. Oysa dar ağaç tabelaların üzerine işletmelerin isimleri yazılı olsa ve onlar topluca sadece biryerde bulundurulsa ve ok işareti gibi yerleri gösterilse çok şık olacak. Yada süslü ufak çiçekli tabelalar olsa hep bir örnek ve işletmenin kapısına asılsa o bile çok hoş olur eminim.

Neyse birde baharın güzelliklerinden konuşayım. Baharda yol ve doğa çok güzeldi. Her yer bembeyaz papatyalar ve kıpkırmızı gelinciklerle kaplıydı. İnanılmaz güzellikte bir görsel şölen vardı.



















About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html