skip to main |
skip to sidebar
Her sabah sahil yolunu kullanarak işe gidiyorum. Bugün karın ve çamurun kirlettiği camdan bulanık da olsa söğüt ağaçları’nın dallarının sararmaya başladığını gördüm.
Demek ki bahar kapıda!!! Bu ayında sonunda yaprakları yeşermeye başlar artık.
Doğum aralıklarına göre herkesin bir ağcı varmış. Benimkisi köknar ağcıymış (Sayfamın düzenli okuyucuları olan arakadaşlarımıda unutmayıp onlarınkinide aktarmak istiyorum, 19-28 Şubat Çam ağcı, 25 Mayıs-03 Haziran Dişbudak).
Bitkiler konusunda çok bilgim yok. Sadece bilindik ağaç ve çiçek isimlerini bilirim. Bakalım bakalım bu söğüt ağcı kim miş neymiş dedim ve aşağıdaki bilgilere ulaştım.
Latince adı, Salix babylonica. İngilizcede weeping willow deniyor. Weeping ,ağlayıcı; willow willowy de, kadınlarda ince, narin, zarif anlamlarında kullanılıyor. Birleştirirsek tüm bunları Ağlayan zarif ağaç diyebiliriz. Demek ki çocukken ağlayan ağaç benzetmem doğruymuş!!!
Salkım söğüt, doğal ortamlarında genellikle su kenarlarında yetişiyor. Çabuk büyüyor (15 m’ye kadar), her yaşta eğilebiliyor, uzun yerçekimine karşı koyamayan esnek kolları daire şeklinde açılıyor ve son derece estetik görünümlü bir ağaç oluyor. Söğütün kırılan veya budanan dallarının çok hoş bir kokusu var.
Şimdi, bir bahar esintisi ile salkım söğütün nefis gölgesinde uzanıp kitap okumak istedim.En iyisi Nazım Hikmet’in bir şiiri ile bitireyim bu araştırmayı...
SALKIM SÖĞÜT
akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
birden
bire kuş gibi
vurulmuş gibi
kanadından
yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
bağırmadı,
gidenleri geri çağırmadı,
baktı yalnız dolu gözlerle
uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!
ah ne yazık!
ne yazık ki ona
dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!
nal sesleri sönüyor perde perde,
atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!
atlılar atlılar kızıl atlılar,
atları rüzgâr kanatlılar!
atları rüzgâr kanat...
atları rüzgâr...
atları...
at...
rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!
akar suyun sesi dindi.
gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
siyah örtüler indi
mavi gözlerine,
sarktı salkımsöğütler
sarı saçlarının
üzerine!
ağlama salkımsöğüt,
ağlama,
kara suyun aynasında el bağlama!
el bağlama!
ağlama!
Pages
Wednesday, February 8, 2006
Salkım Söğüt
Her sabah sahil yolunu kullanarak işe gidiyorum. Bugün karın ve çamurun kirlettiği camdan bulanık da olsa söğüt ağaçları’nın dallarının sararmaya başladığını gördüm.
Demek ki bahar kapıda!!! Bu ayında sonunda yaprakları yeşermeye başlar artık.
Doğum aralıklarına göre herkesin bir ağcı varmış. Benimkisi köknar ağcıymış (Sayfamın düzenli okuyucuları olan arakadaşlarımıda unutmayıp onlarınkinide aktarmak istiyorum, 19-28 Şubat Çam ağcı, 25 Mayıs-03 Haziran Dişbudak).
Bitkiler konusunda çok bilgim yok. Sadece bilindik ağaç ve çiçek isimlerini bilirim. Bakalım bakalım bu söğüt ağcı kim miş neymiş dedim ve aşağıdaki bilgilere ulaştım.
Latince adı, Salix babylonica. İngilizcede weeping willow deniyor. Weeping ,ağlayıcı; willow willowy de, kadınlarda ince, narin, zarif anlamlarında kullanılıyor. Birleştirirsek tüm bunları Ağlayan zarif ağaç diyebiliriz. Demek ki çocukken ağlayan ağaç benzetmem doğruymuş!!!
Salkım söğüt, doğal ortamlarında genellikle su kenarlarında yetişiyor. Çabuk büyüyor (15 m’ye kadar), her yaşta eğilebiliyor, uzun yerçekimine karşı koyamayan esnek kolları daire şeklinde açılıyor ve son derece estetik görünümlü bir ağaç oluyor. Söğütün kırılan veya budanan dallarının çok hoş bir kokusu var.
Şimdi, bir bahar esintisi ile salkım söğütün nefis gölgesinde uzanıp kitap okumak istedim.En iyisi Nazım Hikmet’in bir şiiri ile bitireyim bu araştırmayı...
SALKIM SÖĞÜT
akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
birden
bire kuş gibi
vurulmuş gibi
kanadından
yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
bağırmadı,
gidenleri geri çağırmadı,
baktı yalnız dolu gözlerle
uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!
ah ne yazık!
ne yazık ki ona
dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!
nal sesleri sönüyor perde perde,
atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!
atlılar atlılar kızıl atlılar,
atları rüzgâr kanatlılar!
atları rüzgâr kanat...
atları rüzgâr...
atları...
at...
rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!
akar suyun sesi dindi.
gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
siyah örtüler indi
mavi gözlerine,
sarktı salkımsöğütler
sarı saçlarının
üzerine!
ağlama salkımsöğüt,
ağlama,
kara suyun aynasında el bağlama!
el bağlama!
ağlama!
About
.
Search This Blog
About Me
Translate
Popular Posts
-
Aşağıda görünen pasta tarafımdan çok özenle seçilmiştir!!! Binlerce pasta arasından bu pastaya hayran oldum...:-)) bu yazıda devam edecek......
-
Ortaokuldan beri yanıma kim oturursa otursun benimle hep konuşur...Hepte anlatacak bir dert bulurlar... Geçen gün taksideyim...Mutlaka konuş...
-
Arboretum kısaca canlı ağaç müzesi demek. Avrupa ve Amerika da özellikle orman fakültelerine ve bazende şehre ait arboretumlar görmeniz ...
-
Düğün törenim tam istediğim gibiydi. Ailem, dostlarım ve arkadaşlarımla tam planladığım gibi gerçekleşti. Ahmet Altan geçen günkü bir yazısn...
-
Bu haftasonun en güzel olayı teyze olmamdı. Pazar günü Lale arkadaşım sayesinde teyze olmanın keyfini çıkardım. Efe 14.04.2007'de dünyay...
-
Dün biraz bahs ettmiştim... Atrium yolunda çektiğim fotoğraflardan... Bugün Zeynep'in sayfasında bahar dalı fotoğrafı gördüm...Çok güze...
-
Lviv'e nihayet geldik. Odessa ve Kiev den çok turistik. Artık yaptığım seyahatlerde şunu görüyorum, fazla turist alan yerler öz dokula...
-
Yazın genelde hafta sonu pek dışarıya çıkmıyoruz...Çünkü her yer çok kalabalık, hava sıcak vb. diğer nedenlerimiz var...:-) Bu hafta sonu ha...
Yasal Uyarı
Fotoğrafların korunması konusu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) m.84′de düzenlenmiştir. "Bir işareti, resim veya sesi, bunları nakle yarıyan bir alet üzerine tesbit eden veya ticari maksatlarla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse, aynı işaretin, resmin veya sesin 3 üncü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanılmak suretiyle çoğaltılmasını veya yayımlanmasını menedebilir.
Fotoğrafların telif hakkı acupofcaffeine aittir. İzinsiz kullanımı durumunda her türlü yasal yola başvurulacaktır.
Blog Archive
geziyorum
Labels
- adalar (34)
- adana (1)
- akyaka (1)
- alaçatı (7)
- almanya (2)
- Amsterdam-Belçika (3)
- ankara (3)
- antakya (1)
- Antalya (10)
- assos (1)
- avusturya (9)
- ayvalık (4)
- baden baden (1)
- bafa gölü (2)
- batum (2)
- bodrum (1)
- bolu (2)
- bozcaada (3)
- bulgaristan (1)
- bursa (12)
- çatalca (7)
- çeşme (2)
- chios (4)
- Çıralı (5)
- colmar (1)
- cumalıkızık (1)
- cunda (5)
- dalyan (1)
- datça (7)
- doğu karadeniz (4)
- efes (1)
- eqisheim (1)
- fethiye (4)
- foça (3)
- Fransa (21)
- geziyorum (486)
- göcek (2)
- Gökçeada (6)
- gölyazı (2)
- greece (4)
- hiç. (1)
- iğneada (4)
- ispanya (11)
- ist (1)
- İstanbul (152)
- İstek-hikaye (2)
- italya (22)
- izmir (2)
- iznik (4)
- kapadokya (12)
- karadeniz (6)
- karagöl (1)
- kıbrıs (6)
- ku (1)
- kutlama (1)
- lavanta (1)
- likya yolu (5)
- linklerim (2)
- manyas (1)
- manyas kus cenneti (4)
- marmaris (1)
- okuyalım öğrenelim (27)
- ondan bundan birazda benden (351)
- pamukkale (1)
- polonezköy (3)
- Prag (3)
- romanya (1)
- safranbolu (3)
- sanatsal etkinliklerim (51)
- sapanca (1)
- Semtler (58)
- side (4)
- sinop (6)
- şirince (1)
- sofya (1)
- taraklı (2)
- tasarım (3)
- türkiye (181)
- uçmakdere (1)
- Ukrayna (9)
- urla (1)
- yalova (1)
- yaşam (14)
- yeme içme (1)
- yemeklerim (13)
- yunanistan (10)
sevdiklerim
mutfaktan nefis kokular geliyor
Yeni Eklenenler
Search this blog
Followers
Powered by Blogger.
Copyright (c) 2010 A CUP OF CAFFEINE. Design by WPThemes Expert
Blogger Templates, Grocery Coupons and Daily Fantasy Sports.
0 comments:
Post a Comment