Wednesday, February 8, 2006

Salkım Söğüt


Her sabah sahil yolunu kullanarak işe gidiyorum. Bugün karın ve çamurun kirlettiği camdan bulanık da olsa söğüt ağaçları’nın dallarının sararmaya başladığını gördüm.
Demek ki bahar kapıda!!! Bu ayında sonunda yaprakları yeşermeye başlar artık.
Doğum aralıklarına göre herkesin bir ağcı varmış. Benimkisi köknar ağcıymış (Sayfamın düzenli okuyucuları olan arakadaşlarımıda unutmayıp onlarınkinide aktarmak istiyorum, 19-28 Şubat Çam ağcı, 25 Mayıs-03 Haziran Dişbudak).
Bitkiler konusunda çok bilgim yok. Sadece bilindik ağaç ve çiçek isimlerini bilirim. Bakalım bakalım bu söğüt ağcı kim miş neymiş dedim ve aşağıdaki bilgilere ulaştım.
Latince adı, Salix babylonica. İngilizcede weeping willow deniyor. Weeping ,ağlayıcı; willow willowy de, kadınlarda ince, narin, zarif anlamlarında kullanılıyor. Birleştirirsek tüm bunları Ağlayan zarif ağaç diyebiliriz. Demek ki çocukken ağlayan ağaç benzetmem doğruymuş!!!
Salkım söğüt, doğal ortamlarında genellikle su kenarlarında yetişiyor. Çabuk büyüyor (15 m’ye kadar), her yaşta eğilebiliyor, uzun yerçekimine karşı koyamayan esnek kolları daire şeklinde açılıyor ve son derece estetik görünümlü bir ağaç oluyor. Söğütün kırılan veya budanan dallarının çok hoş bir kokusu var.
Şimdi, bir bahar esintisi ile salkım söğütün nefis gölgesinde uzanıp kitap okumak istedim.En iyisi Nazım Hikmet’in bir şiiri ile bitireyim bu araştırmayı...

SALKIM SÖĞÜT
akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
birden
bire kuş gibi
vurulmuş gibi
kanadından
yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
bağırmadı,
gidenleri geri çağırmadı,
baktı yalnız dolu gözlerle
uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!

ah ne yazık!
ne yazık ki ona
dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!


nal sesleri sönüyor perde perde,
atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!


atlılar atlılar kızıl atlılar,
atları rüzgâr kanatlılar!
atları rüzgâr kanat...
atları rüzgâr...
atları...
at...

rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!

akar suyun sesi dindi.
gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
siyah örtüler indi
mavi gözlerine,
sarktı salkımsöğütler
sarı saçlarının
üzerine!

ağlama salkımsöğüt,
ağlama,
kara suyun aynasında el bağlama!
el bağlama!
ağlama!

0 comments:

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html