Friday, February 17, 2006

Diyet


Yemek yemek en sevdiğim faliyetlerden bir tanesi. Hele birde sofra şöyle zevkli hazırlanmışsa, tabaklar seri şeklinde, bardakalr onları tamamlıyor, salata resim gibi, peçeteler itina ile katlanmış vs.vs. ooohhh doymam artık yemek yemeğe.Abur cubur mu işte onlar benim hayatımın bir parçası, mezeler ise benim vazgeçilmez düşlerim. Her akşam iş çıkışı yürüyorum, malum haliniz burası Kurtuluş olunca heryerde şarküteriler var. İnanılmaz birşey biri, ikisi derken hemen uzaklaşıyorum yürüdüğüm sokaktan. Daha sonrasında başka bir zorlu engel olan, Migros engeli var. Her akşam iş çıkışı mutlaka uğruyorum, insan yanlız yaşayınca alışverişini adet bazında yapıyor (çünkü buzdolabı temizlemekten ve küflenen sebzeleri atmaktan bıkıyorsun bir müddet sonra) dolayısıylada her akşam birşeyler almak zorunda kalıyorum. Gelelim engele oradaki soğuk mezeler, makarnalar ve çikolata bölümlerini teğet geçerek, bir iki sebze torbası ile dışarı atıyorum kendimi. Ama artık yorldum bu engelleri atlamaktan canım, kendimi pek bir engelci görüyorum!!! Birde üstüne üstüne bunca çabam, bedenim tarafımdan taktir edilmiyor ve kilo üstüne kilo alıyorum. Geçen gün tartının üstündeki rakamı görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı. Hemen uzak doğulu arkadaşlarımın yaptığı gibi bir günlük meyve rejimi yaptım (Haftada sadece bir kere yapıyorlar). Zavallı obur miğdem neye uğradığını şaşırdı !!! Sonra ki günlerde çılgına döndü. Buzdolabı kapağı ile ellerim arasında ilginç ve ayrılmaz bir bağ oluştu. Bugün tam tamına 4. gün. “dayanacağım ve zaferle çıkıcağım bu pisboğazlık savaşından…”.

0 comments:

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html