skip to main |
skip to sidebar
Çok sevdiğim arkadaşlarımdan biri, etraftaki kırmızı kalplerin, güllerin ve pembe sayfaların tekil hayat anarşisi yarattığı düşüncesinde. Haksızlık payıda yok değil hani. Herzaman söylediğim gibi, “bir günlüğüne yalancı bir kalp verecek sevgili yerine, hergün gerçek kalbini verecek bir sevgilisi olmalı insanın” ...
Düşündümde içmizde sevgi duygusu olmasaydı, hayat nasıl olurdu? Kapımızın önüne gelen bir kedinin başını okşamaz ve çıkardığı hırıltıyı duymazdık. İçinde sevgi sözcüğü geçen şarkılarda duygulanmazdık ve hatta, bu şarkıları yazamazdık. Anne çocuğunu okşarken hiç bir şey hissetmezdi, TV seyrederken her programa aynı tepkiyi verirdik, sevdiğimiz program diye bir şey olmazdı. Şiirler yazılmazdı, romanlar olmazdı. Dostumuz, arkadaşımız, kime derdik? Bütün insanlar birbinin aynı olurdu.
Yazmak bile çok ürkütücü geldi. Ne yazık ki etrafıma baktığımda sevginin ve sevilmenin insanlar üzerinde bıraktığı etkilerin azaldığını görüyorum. Bencileşen dünyamızda insanlar kendi kabuklarına çekiliyorlar ve tekil hayatlarını yaşıyorlar.
Artık çay bahçelerinde buluşulup, çay içerken gözgöze bakıp sevgi sözükleri kullanmak yerine insanlar sanal ortamda sohbet programlarının yardımıyla birbirlerine sevdiklerini söylüyorlar. Nasıl olur ki böyle bir şey? Dokunmadan gözünün içine bakmadan seni seviyorum demek.
Sinemaya gitmek, filmi birlikte izlemek ve üzerinde yorum yapmak ve hele de İstiklal Caddesi’nde Emek sinemasına gittikten sonra üzerine birde İnci’de profiterol yemek sevmekti bizim için.
Neyse efendim, ben sevdiğim şeylerden başlayacağım ve dinlemekten çok zevk aldığım ve hatta en çok sevdiğim şarkının sözleri ile sizi başbaşa bırakacağım. Tabiki bende şimdi hemen Frank Sinatra Albumü dinleyeceğim...
MY WAY
And now, the end is near;
And so I face the final curtain.
My friend, I’ll say it clear,
I’ll state my case, of which I’m certain.
I’ve lived a life that’s full.
I’ve traveled each and ev’ry highway;
And more, much more than this,
I did it my way.
Regrets, I’ve had a few;
But then again, too few to mention.
I did what I had to do
And saw it through without exemption.
I planned each charted course;
Each careful step along the byway,
But more, much more than this,
I did it my way.
Yes, there were times, I’m sure you knew
When I bit off more than I could chew.
But through it all, when there was doubt,
I ate it up and spit it out.
I faced it all and I stood tall;
And did it my way.
I’ve loved, I’ve laughed and cried.
I’ve had my fill; my share of losing.
And now, as tears subside,
I find it all so amusing.
To think I did all that;
And may I say - not in a shy way,
No, oh no not me,
I did it my way.
For what is a man, what has he got?
If not himself, then he has naught.
To say the things he truly feels;
And not the words of one who kneels.
The record shows I took the blows -
And did it my way!
Pages
Friday, February 10, 2006
Sevmemek
Çok sevdiğim arkadaşlarımdan biri, etraftaki kırmızı kalplerin, güllerin ve pembe sayfaların tekil hayat anarşisi yarattığı düşüncesinde. Haksızlık payıda yok değil hani. Herzaman söylediğim gibi, “bir günlüğüne yalancı bir kalp verecek sevgili yerine, hergün gerçek kalbini verecek bir sevgilisi olmalı insanın” ...
Düşündümde içmizde sevgi duygusu olmasaydı, hayat nasıl olurdu? Kapımızın önüne gelen bir kedinin başını okşamaz ve çıkardığı hırıltıyı duymazdık. İçinde sevgi sözcüğü geçen şarkılarda duygulanmazdık ve hatta, bu şarkıları yazamazdık. Anne çocuğunu okşarken hiç bir şey hissetmezdi, TV seyrederken her programa aynı tepkiyi verirdik, sevdiğimiz program diye bir şey olmazdı. Şiirler yazılmazdı, romanlar olmazdı. Dostumuz, arkadaşımız, kime derdik? Bütün insanlar birbinin aynı olurdu.
Yazmak bile çok ürkütücü geldi. Ne yazık ki etrafıma baktığımda sevginin ve sevilmenin insanlar üzerinde bıraktığı etkilerin azaldığını görüyorum. Bencileşen dünyamızda insanlar kendi kabuklarına çekiliyorlar ve tekil hayatlarını yaşıyorlar.
Artık çay bahçelerinde buluşulup, çay içerken gözgöze bakıp sevgi sözükleri kullanmak yerine insanlar sanal ortamda sohbet programlarının yardımıyla birbirlerine sevdiklerini söylüyorlar. Nasıl olur ki böyle bir şey? Dokunmadan gözünün içine bakmadan seni seviyorum demek.
Sinemaya gitmek, filmi birlikte izlemek ve üzerinde yorum yapmak ve hele de İstiklal Caddesi’nde Emek sinemasına gittikten sonra üzerine birde İnci’de profiterol yemek sevmekti bizim için.
Neyse efendim, ben sevdiğim şeylerden başlayacağım ve dinlemekten çok zevk aldığım ve hatta en çok sevdiğim şarkının sözleri ile sizi başbaşa bırakacağım. Tabiki bende şimdi hemen Frank Sinatra Albumü dinleyeceğim...
MY WAY
And now, the end is near;
And so I face the final curtain.
My friend, I’ll say it clear,
I’ll state my case, of which I’m certain.
I’ve lived a life that’s full.
I’ve traveled each and ev’ry highway;
And more, much more than this,
I did it my way.
Regrets, I’ve had a few;
But then again, too few to mention.
I did what I had to do
And saw it through without exemption.
I planned each charted course;
Each careful step along the byway,
But more, much more than this,
I did it my way.
Yes, there were times, I’m sure you knew
When I bit off more than I could chew.
But through it all, when there was doubt,
I ate it up and spit it out.
I faced it all and I stood tall;
And did it my way.
I’ve loved, I’ve laughed and cried.
I’ve had my fill; my share of losing.
And now, as tears subside,
I find it all so amusing.
To think I did all that;
And may I say - not in a shy way,
No, oh no not me,
I did it my way.
For what is a man, what has he got?
If not himself, then he has naught.
To say the things he truly feels;
And not the words of one who kneels.
The record shows I took the blows -
And did it my way!
About
.
Search This Blog
About Me
Translate
Popular Posts
-
Bugün, sizlere iş yerimin bulunduğu Kurtuluş semtini anlatmak istiyorum. Aralık ayının başından itibaren caddeyi gören odamınkarşısındaki ...
-
aşağıdaki linke girerseniz, doğduğunuz ayı seçiyorsunuz sonrada gününü ve en son yıllara göre bir liste getiriyor oradan da doğduğunuz yıla ...
-
Çocukken annemle babam bizi akşamları boza içmeye vefaya götürürdü. Bazı akşamlarda boza diye bağıran seyyar satıcılardan alırdık. Yıllar ge...
-
Bektaşağa göleti bir mesire yeri. Araya Sinop hapishanesini ekledim ama öncesinde Bektaşağa göletinde nefis bir kahvaltı yaptık. Göletin et...
-
Zuhal Olcay’ın Tilbe Saran’ın birlikte oynadığı Nathalie, daha önce 2003’TE Fanny Ardant, Emmanuele Beart ile Gerard Depardieu'lü kadros...
-
Malabadi Köprüsü: Fatma ile Badi birbirlerini seviyorlarmış. Bir gün Fatma Badi’nin köyüne varmak için nehri geçerken boğulmuş. Badi de bun...
-
Evet berberin ismi minik berberdi. Yeşil olmasından dolayı ilgimi çekti. Bu arada müşterisi hangi saçını kestiriyordu pek anlayamadım...:-) ...
-
Kuzenlerimin çocukları...İlk fotoğraftaki sevgi kelebeği... Sürekli gülüyor...Ağzında da tiryakiler gibi hep birşey var...Adanada bebeklerin...
-
Tarlabaşı bugün kentsel dönüşüm projesi altında yok ediliyor. Bu projelere bakmak için aşağıdaki linke girmeniz yeterli. http://www.tarlabas...
Yasal Uyarı
Fotoğrafların korunması konusu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) m.84′de düzenlenmiştir. "Bir işareti, resim veya sesi, bunları nakle yarıyan bir alet üzerine tesbit eden veya ticari maksatlarla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse, aynı işaretin, resmin veya sesin 3 üncü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanılmak suretiyle çoğaltılmasını veya yayımlanmasını menedebilir.
Fotoğrafların telif hakkı acupofcaffeine aittir. İzinsiz kullanımı durumunda her türlü yasal yola başvurulacaktır.
Blog Archive
geziyorum
Labels
- adalar (34)
- adana (1)
- akyaka (1)
- alaçatı (7)
- almanya (2)
- Amsterdam-Belçika (3)
- ankara (3)
- antakya (1)
- Antalya (10)
- assos (1)
- avusturya (9)
- ayvalık (4)
- baden baden (1)
- bafa gölü (2)
- batum (2)
- bodrum (1)
- bolu (2)
- bozcaada (3)
- bulgaristan (1)
- bursa (12)
- çatalca (7)
- çeşme (2)
- chios (4)
- Çıralı (5)
- colmar (1)
- cumalıkızık (1)
- cunda (5)
- dalyan (1)
- datça (7)
- doğu karadeniz (4)
- efes (1)
- eqisheim (1)
- fethiye (4)
- foça (3)
- Fransa (21)
- geziyorum (486)
- göcek (2)
- Gökçeada (6)
- gölyazı (2)
- greece (4)
- hiç. (1)
- iğneada (4)
- ispanya (11)
- ist (1)
- İstanbul (152)
- İstek-hikaye (2)
- italya (22)
- izmir (2)
- iznik (4)
- kapadokya (12)
- karadeniz (6)
- karagöl (1)
- kıbrıs (6)
- ku (1)
- kutlama (1)
- lavanta (1)
- likya yolu (5)
- linklerim (2)
- manyas (1)
- manyas kus cenneti (4)
- marmaris (1)
- okuyalım öğrenelim (27)
- ondan bundan birazda benden (351)
- pamukkale (1)
- polonezköy (3)
- Prag (3)
- romanya (1)
- safranbolu (3)
- sanatsal etkinliklerim (51)
- sapanca (1)
- Semtler (58)
- side (4)
- sinop (6)
- şirince (1)
- sofya (1)
- taraklı (2)
- tasarım (3)
- türkiye (181)
- uçmakdere (1)
- Ukrayna (9)
- urla (1)
- yalova (1)
- yaşam (14)
- yeme içme (1)
- yemeklerim (13)
- yunanistan (10)
sevdiklerim
mutfaktan nefis kokular geliyor
Yeni Eklenenler
Search this blog
Followers
Powered by Blogger.
Copyright (c) 2010 A CUP OF CAFFEINE. Design by WPThemes Expert
Blogger Templates, Grocery Coupons and Daily Fantasy Sports.
0 comments:
Post a Comment