Friday, July 28, 2006

Taksim Parkı


Hergün yıkılan veya üzerine çıkıntılar yapılan tarihi binalara baktıkça, silinen ve yok edilen tarihimizi düşündükçe çok üzülüyorum...Farklı uygarlıklıkların merkezi olan ve bana göre dünyadaki en güzel şehirlerden biri olan İstanbul,zaman ilerledikçe şehir kimliğini bırakıyor ve hızla kocaman bir KÖY oluyor...

Taksime doğru yürüdüğüm güzergahda birkaçtane eski bina var onlara baktıkça mutlu oluyorum. Neyse efendim dünde yürürken bir baktım ve olamaz dedim...

Arkadaşımla konuşurken oda "yok böyle birşey" dedi. Bizi duyan birinci katta oturan rum teyzem; "onlar Almanyadan geldiler, gördükleri halde bunu yaprlarsa görmeyenler kimbilir neyapar..." bende teyzeme dedim ki, "görmek değil efendim, önemli olan genlerinde olması..." bu minik dedikodudan sonra Taksime yürüdük.


Uzun zamandır (yaklaşık 5 yıldır falan), Taksim parkı'nın içine girmiyordum. Dün parkın içinden yürüyünce ikinci şokumu yaşadım. Harbiden olamaz dedim, zaman durdu ve sanki istemediğim bir film sahnesinin içindeydim... Bankta oturan iki erkek sevişiyordu, diğer tarafta ayakkabılarını çıkartmış, pantolarını sıvamış bir grup erkek bira içiyordu, biraz ileride şalvarlı ve yemenili kadınlar (onlarda ayakkabılarını çıkartmışlardı) çimenlerin üzerinde çene çalıyorlardı, bir kadın çocuğuna avazı çıktığı kadar bağrıyor ve ayakkabılarını minik havuzun içinde ki suda yıkıyordu (yunuslu havuz), ve bunun gibi daha niceleri vardı parkın içinde... Of ya... offf dedim...


Sonra düşündüm, babamın beni 25 yıl önce götürdüğü Taksim Parkı'nı hatırlamaya çalıştım, kesinlike böyle değildi... Acaba zaman ilerledikçe hep beraber kaptan mağra adamımı olacağız !!! ....

Yine çok eskilere gittim, 150 yıl öncesine...



İşte bugün yerinde olmayan Abdülmecid'in 1840'larda yaptırttığı Rus ve Hint mimarisinden esinlenen Topçu kışlası...

Kışla 1940 Imar hareketlerinde, önce Taksim meydanındaki (bugün havuz bulunan) ahırları yıkılarak ve sonrada gezi parkındaki esas anıtsal binaları yıkılarak yok edilmiş.


Oysa günümüzde binanın kendisi duruyor olsaydı Taksim meydanı sanıyorum dünyanın en güzel meydanlarından biri olurdu.
Mesela, müze veya kültür merkezi olarak kullanılabilirdi. Ya da sadece dış duvarları bırakılıp ortası günümüzdeki gezi parkı olarak düzenlenir ve dünyanın herhalde en görkemli parkı olurdu.

2 comments:

Anonymous said...

siz iki erkeğin sevismesini acayip birsey olarak algılıyorsanız bence geri olan,metropol hayatına yakısmayan sizsiniz.

Anonymous said...

İki erkeğin sevismesi sizi ilgilendirmez. Biraz aşın artık bunları

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html