skip to main |
skip to sidebar
Üsküdar’dan Boğaziçi’ne doğru yola çıkıldığında sağda Fethi Paşa Korusu’nun giriş kapısını görürsünüz. İstanbul’un nefes alınabilecek yeşil alanlarından biridir bu koru. Sürekli el değiştiren ve işletmesi de pek iyi olmayan tesislerle bu güzelim koruya yazık edilmektedir. Buradaki tesislerde de diğer korularda olduğu gibi Belediye tarafından alkollü içki satışı yasaklandı.
Kuzguncuk
Üsküdar’dan boğaza doğru ilk renkli semt Kuzguncuk’tur. Farklı inanışlardan insanların iyi komşuluk ilişkileri içerisinde yaşadıkları Kuzguncuk’ta cami ile kilisenin komşu olması bu hoşgörünün ifadesi gibidir. Kuzguncuk buraya yerleşen aydınları, yerli halkı ile geçmiş kültürü yaşatmaya çalışıyor, epeyce de başarılı oluyor. Kuzuncuk’a varmadan uçuk pembe bir yalı görülür. “Pembe yalı” veya “Macanlar yalısı” denilen 18. yy. sonu yapısıdır. Boğazın en iyi korunmuş yalılarındandır.
Beylerbeyi
Boğaziçi Köprüsü’nün altından geçip te yola devam edildiğinde Beylerbeyi girişinde Beyberbeyi Sarayı görülür. Beylerbeyi yazlık sarayı Sultan Abdülaziz tarafından 1861-1865 yılları arasında yaptırıldı. Mimarı Sarkis Balyan’dı. Üç katlı, altı salonlu 26 odalı sarayda yabancı imparatorlar, imparatoriçeler de ağırlanırdı. Müze olarak ziyaret edilebilen bu saray da Boğaz Köprüsünün altında kaldı ve yazık oldu. Sarayın yerinde daha önce Rumeli Beylerbeyi’nin yalısı vardı. Adı oradan geliyor.
Sarayı geçip te iskeleye çıkan dar sokaklara girildiğinde turistik eşya satan dükkanları, rıhtıma ve yola atılmış masalarıyla midyeci, balıkçı lokantaları, çayhaneleri, küçük balıkçı barınağı üzerinde hiç eksik olmayan midye ayıklayıcalırayla Beylerbeyi, çok renkli ve çekici bir dünyadır. İskeleye bitişik Hamidievvel Camisi, Boğaziçi’nin en güzel camilerindendir. 1788’de 1. Abdülhamid zamanında yaptırılmıştır. Mimarı da Tahir Ağa’dır.
Çengelköy
Çengelköy kentin sebze ihtiyacını karşılayan başlıca köşelerden biriydi. Özellikle küçük badem hıyarları ünlüydü. Kocamış çınarlar, güzel çeşme ve balıkçı lokantaları küçük meydanı süslüyor. Vapur iskelesine varmadan göreceğiniz Sadullah Paşa yalısı da boğazın ünlü yalılarındandır. Aşı boyalı 18. yy. yapısı yalının önünde bir de çeşmesi vardır.
Tepelere doğru hâlâ bülbül seslerinin duyulabildiği Vaniköy, Rasathanesi ile bilinen Kandilli, Küçüksu’ya gelirken yukarılarda evlenmesine izin verilmeyen iki gencin intihar etmesinden adını alan ve birçok Türk filminde görülen Sevda Tepesi ardarda sıralanıyor.
Küçüksu
Küçüksu, Kasrı, çayırı ve hemen yanıbaşındaki Göksu deresi ile anılırdı, geçen yüzyılın sonunda. Bir zamanlar mehtap seyrederek kayıklarla dolaşılan, kaçamak göz süzüşlerle delikanlıların yüreğini hoplatan güzellere şarkılar yazılan Göksu’ya şimdi bakıp “Bütün bunlar burada mı yaşanmış?” diye şaşılabilir ama aynıyla vakidir.
O zamandan bugüne, Küçüksu Kasrı ve yanındaki çeşme ulaşmış ama onunla birlikte anılan Küçüksu Çayırı’ndan eser kalmamış. Çayır, 2. boğaz köprüsü sırasında şantiye olarak kullanılmış ve bütün özelliğini yitirmiş.
Küçüksu Kasrı I. Mahmut döneminde, 1752’de ahşap olarak inşa edilmiş, 1856’da ise Abdülmecit tarafından Balyan Usta’ya bugünkü haliyle yeniden yaptırılmış. Yanındaki çeşmeyi ise III. Selim annesi Mihrişah Sultan için yaptırmış.
Anadolu Hisarı
İstanbul’u fethetmeye niyetlenen ama emelini gerçekleştiremeyen Yıldırım Bayezıd’ın yaptırdığı Anadolu Hisarı’na şirinliğinden ötürü halk “Güzelhisar” demiş. Gerçekten de çevresindeki küçücük evleri ile askeri bir yapıdan beklenmeyecek sevimlilikte bir kale.
Göksu deresinin denize kavuştuğu noktada, boğazın en güzel kafelerinden birini bulacaksınız. Güzelcehisar Kafe, çok güzel bir manzara eşliğinde soluklanmak, özellikle de sabah kahvaltıları için iyi bir seçenek.
Kanlıca
Kanlıca’da ineklerin sütü yediği özel bir ottan dolayı pembe olurmuş. Yoğurdunun ünü de buradan gelirmiş. Kanlıca’da İskele yanındaki çay bahçelerinde yoğurt yemek bugün de fena değil.
Bu arada yalılardan kalan boşluklar da olta balıkçılarının mekanıdır. Olta takımınız yoksa kiralayarak da şansınızı deneyebilirsiniz.
Kanlıca içindeki sokaklardan birine girip Kanlıca sırtlarına çıkıldığında Boğaziçi’nin en güzel göründüğü noktalarından birine, Mihrabad Korusu’na çıkarsınız. Hemen solunuzda Boğazın belki de en şirin koylarından biri, sağınızda da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü kalacak. Karşınızda da bütün heyebetiyle Rumeli Hisarı.
Mihrabad korusu adını Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın sadrazamlığı sırasında III. Ahmet için yaptırdığı ama sonradan yıkılan Mihrabad Kasrı’ndan almış. 25 hektarlık koru, boğazın hakim bitki örtüsünü, en çok da erguvan ağaçlarıyla fıstık çamlarını barındırıyor. Koru Orman İşletmesi’nin idaresinde.
Yazılar:http://www.geziturkiye.com/html/gezimap2.asp?id=GB340604
Fotoğraflar : acupofcaffeine aittir.
Pages
Sunday, December 9, 2007
Boğaz turu-Anadolu yakası
Üsküdar’dan Boğaziçi’ne doğru yola çıkıldığında sağda Fethi Paşa Korusu’nun giriş kapısını görürsünüz. İstanbul’un nefes alınabilecek yeşil alanlarından biridir bu koru. Sürekli el değiştiren ve işletmesi de pek iyi olmayan tesislerle bu güzelim koruya yazık edilmektedir. Buradaki tesislerde de diğer korularda olduğu gibi Belediye tarafından alkollü içki satışı yasaklandı.
Kuzguncuk
Üsküdar’dan boğaza doğru ilk renkli semt Kuzguncuk’tur. Farklı inanışlardan insanların iyi komşuluk ilişkileri içerisinde yaşadıkları Kuzguncuk’ta cami ile kilisenin komşu olması bu hoşgörünün ifadesi gibidir. Kuzguncuk buraya yerleşen aydınları, yerli halkı ile geçmiş kültürü yaşatmaya çalışıyor, epeyce de başarılı oluyor. Kuzuncuk’a varmadan uçuk pembe bir yalı görülür. “Pembe yalı” veya “Macanlar yalısı” denilen 18. yy. sonu yapısıdır. Boğazın en iyi korunmuş yalılarındandır.
Beylerbeyi
Boğaziçi Köprüsü’nün altından geçip te yola devam edildiğinde Beylerbeyi girişinde Beyberbeyi Sarayı görülür. Beylerbeyi yazlık sarayı Sultan Abdülaziz tarafından 1861-1865 yılları arasında yaptırıldı. Mimarı Sarkis Balyan’dı. Üç katlı, altı salonlu 26 odalı sarayda yabancı imparatorlar, imparatoriçeler de ağırlanırdı. Müze olarak ziyaret edilebilen bu saray da Boğaz Köprüsünün altında kaldı ve yazık oldu. Sarayın yerinde daha önce Rumeli Beylerbeyi’nin yalısı vardı. Adı oradan geliyor.
Sarayı geçip te iskeleye çıkan dar sokaklara girildiğinde turistik eşya satan dükkanları, rıhtıma ve yola atılmış masalarıyla midyeci, balıkçı lokantaları, çayhaneleri, küçük balıkçı barınağı üzerinde hiç eksik olmayan midye ayıklayıcalırayla Beylerbeyi, çok renkli ve çekici bir dünyadır. İskeleye bitişik Hamidievvel Camisi, Boğaziçi’nin en güzel camilerindendir. 1788’de 1. Abdülhamid zamanında yaptırılmıştır. Mimarı da Tahir Ağa’dır.
Çengelköy
Çengelköy kentin sebze ihtiyacını karşılayan başlıca köşelerden biriydi. Özellikle küçük badem hıyarları ünlüydü. Kocamış çınarlar, güzel çeşme ve balıkçı lokantaları küçük meydanı süslüyor. Vapur iskelesine varmadan göreceğiniz Sadullah Paşa yalısı da boğazın ünlü yalılarındandır. Aşı boyalı 18. yy. yapısı yalının önünde bir de çeşmesi vardır.
Tepelere doğru hâlâ bülbül seslerinin duyulabildiği Vaniköy, Rasathanesi ile bilinen Kandilli, Küçüksu’ya gelirken yukarılarda evlenmesine izin verilmeyen iki gencin intihar etmesinden adını alan ve birçok Türk filminde görülen Sevda Tepesi ardarda sıralanıyor.
Küçüksu
Küçüksu, Kasrı, çayırı ve hemen yanıbaşındaki Göksu deresi ile anılırdı, geçen yüzyılın sonunda. Bir zamanlar mehtap seyrederek kayıklarla dolaşılan, kaçamak göz süzüşlerle delikanlıların yüreğini hoplatan güzellere şarkılar yazılan Göksu’ya şimdi bakıp “Bütün bunlar burada mı yaşanmış?” diye şaşılabilir ama aynıyla vakidir.
O zamandan bugüne, Küçüksu Kasrı ve yanındaki çeşme ulaşmış ama onunla birlikte anılan Küçüksu Çayırı’ndan eser kalmamış. Çayır, 2. boğaz köprüsü sırasında şantiye olarak kullanılmış ve bütün özelliğini yitirmiş.
Küçüksu Kasrı I. Mahmut döneminde, 1752’de ahşap olarak inşa edilmiş, 1856’da ise Abdülmecit tarafından Balyan Usta’ya bugünkü haliyle yeniden yaptırılmış. Yanındaki çeşmeyi ise III. Selim annesi Mihrişah Sultan için yaptırmış.
Anadolu Hisarı
İstanbul’u fethetmeye niyetlenen ama emelini gerçekleştiremeyen Yıldırım Bayezıd’ın yaptırdığı Anadolu Hisarı’na şirinliğinden ötürü halk “Güzelhisar” demiş. Gerçekten de çevresindeki küçücük evleri ile askeri bir yapıdan beklenmeyecek sevimlilikte bir kale.
Göksu deresinin denize kavuştuğu noktada, boğazın en güzel kafelerinden birini bulacaksınız. Güzelcehisar Kafe, çok güzel bir manzara eşliğinde soluklanmak, özellikle de sabah kahvaltıları için iyi bir seçenek.
Kanlıca
Kanlıca’da ineklerin sütü yediği özel bir ottan dolayı pembe olurmuş. Yoğurdunun ünü de buradan gelirmiş. Kanlıca’da İskele yanındaki çay bahçelerinde yoğurt yemek bugün de fena değil.
Bu arada yalılardan kalan boşluklar da olta balıkçılarının mekanıdır. Olta takımınız yoksa kiralayarak da şansınızı deneyebilirsiniz.
Kanlıca içindeki sokaklardan birine girip Kanlıca sırtlarına çıkıldığında Boğaziçi’nin en güzel göründüğü noktalarından birine, Mihrabad Korusu’na çıkarsınız. Hemen solunuzda Boğazın belki de en şirin koylarından biri, sağınızda da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü kalacak. Karşınızda da bütün heyebetiyle Rumeli Hisarı.
Mihrabad korusu adını Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın sadrazamlığı sırasında III. Ahmet için yaptırdığı ama sonradan yıkılan Mihrabad Kasrı’ndan almış. 25 hektarlık koru, boğazın hakim bitki örtüsünü, en çok da erguvan ağaçlarıyla fıstık çamlarını barındırıyor. Koru Orman İşletmesi’nin idaresinde.
Yazılar:http://www.geziturkiye.com/html/gezimap2.asp?id=GB340604
Fotoğraflar : acupofcaffeine aittir.
Labels:
geziyorum,
İstanbul,
ondan bundan birazda benden
About
.
Search This Blog
About Me
Translate
Popular Posts
-
Bugün, sizlere iş yerimin bulunduğu Kurtuluş semtini anlatmak istiyorum. Aralık ayının başından itibaren caddeyi gören odamınkarşısındaki ...
-
aşağıdaki linke girerseniz, doğduğunuz ayı seçiyorsunuz sonrada gününü ve en son yıllara göre bir liste getiriyor oradan da doğduğunuz yıla ...
-
Çocukken annemle babam bizi akşamları boza içmeye vefaya götürürdü. Bazı akşamlarda boza diye bağıran seyyar satıcılardan alırdık. Yıllar ge...
-
Bektaşağa göleti bir mesire yeri. Araya Sinop hapishanesini ekledim ama öncesinde Bektaşağa göletinde nefis bir kahvaltı yaptık. Göletin et...
-
Zuhal Olcay’ın Tilbe Saran’ın birlikte oynadığı Nathalie, daha önce 2003’TE Fanny Ardant, Emmanuele Beart ile Gerard Depardieu'lü kadros...
-
Kız kulesi ve haakkındaki efsaneler: Kızkulesi'nin ulaşılmazlığı nedeniyle, insanlar onun içinde yaşanılanlar hakkında çok fazla bil...
-
Malabadi Köprüsü: Fatma ile Badi birbirlerini seviyorlarmış. Bir gün Fatma Badi’nin köyüne varmak için nehri geçerken boğulmuş. Badi de bun...
-
Evet berberin ismi minik berberdi. Yeşil olmasından dolayı ilgimi çekti. Bu arada müşterisi hangi saçını kestiriyordu pek anlayamadım...:-) ...
-
Kuzenlerimin çocukları...İlk fotoğraftaki sevgi kelebeği... Sürekli gülüyor...Ağzında da tiryakiler gibi hep birşey var...Adanada bebeklerin...
-
Tarlabaşı bugün kentsel dönüşüm projesi altında yok ediliyor. Bu projelere bakmak için aşağıdaki linke girmeniz yeterli. http://www.tarlabas...
Yasal Uyarı
Fotoğrafların korunması konusu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) m.84′de düzenlenmiştir. "Bir işareti, resim veya sesi, bunları nakle yarıyan bir alet üzerine tesbit eden veya ticari maksatlarla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse, aynı işaretin, resmin veya sesin 3 üncü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanılmak suretiyle çoğaltılmasını veya yayımlanmasını menedebilir.
Fotoğrafların telif hakkı acupofcaffeine aittir. İzinsiz kullanımı durumunda her türlü yasal yola başvurulacaktır.
Blog Archive
geziyorum
Labels
- adalar (34)
- adana (1)
- akyaka (1)
- alaçatı (7)
- almanya (2)
- Amsterdam-Belçika (3)
- ankara (3)
- antakya (1)
- Antalya (10)
- assos (1)
- avusturya (9)
- ayvalık (4)
- baden baden (1)
- bafa gölü (2)
- batum (2)
- bodrum (1)
- bolu (2)
- bozcaada (3)
- bulgaristan (1)
- bursa (12)
- çatalca (7)
- çeşme (2)
- chios (4)
- Çıralı (5)
- colmar (1)
- cumalıkızık (1)
- cunda (5)
- dalyan (1)
- datça (7)
- doğu karadeniz (4)
- efes (1)
- eqisheim (1)
- fethiye (4)
- foça (3)
- Fransa (21)
- geziyorum (486)
- göcek (2)
- Gökçeada (6)
- gölyazı (2)
- greece (4)
- hiç. (1)
- iğneada (4)
- ispanya (11)
- ist (1)
- İstanbul (152)
- İstek-hikaye (2)
- italya (22)
- izmir (2)
- iznik (4)
- kapadokya (12)
- karadeniz (6)
- karagöl (1)
- kıbrıs (6)
- ku (1)
- kutlama (1)
- lavanta (1)
- likya yolu (5)
- linklerim (2)
- manyas (1)
- manyas kus cenneti (4)
- marmaris (1)
- okuyalım öğrenelim (27)
- ondan bundan birazda benden (351)
- pamukkale (1)
- polonezköy (3)
- Prag (3)
- romanya (1)
- safranbolu (3)
- sanatsal etkinliklerim (51)
- sapanca (1)
- Semtler (58)
- side (4)
- sinop (6)
- şirince (1)
- sofya (1)
- taraklı (2)
- tasarım (3)
- türkiye (181)
- uçmakdere (1)
- Ukrayna (9)
- urla (1)
- yalova (1)
- yaşam (14)
- yeme içme (1)
- yemeklerim (13)
- yunanistan (10)
sevdiklerim
mutfaktan nefis kokular geliyor
Yeni Eklenenler
Search this blog
Followers
Powered by Blogger.
Copyright (c) 2010 A CUP OF CAFFEINE. Design by WPThemes Expert
Blogger Templates, Grocery Coupons and Daily Fantasy Sports.
1 comments:
Bu taraftan bakmak ayrı bir güzel:) Arada seyretmek lazım. Ellerine ve gözüne sağlık:)
Post a Comment