Bugün çok hastaydım öğlededn sonra dşarı çıktık. Kendmizi Floryada bulduk. Floryaya gidince uçakları görüntülememek olmaz herhalde... Aşağıdaki fotoğrafların tamamını parkın içinden çektim. Bu parktaki en güzel şey ne biliyormusunuz? çocuklar için yapılmış nefis bir trafik eğitim sahası.
skip to main |
skip to sidebar
Geçen hafta İstanbul Modern'e gitmiştik. Köprü6 fotoğraf sergisini ve Şimdiki Zaman Geçmiş Zaman (20 yılda Uluslararası İstanbul Bienali'nden İz Bırakanlar) seregisini gezdik. Ayrıca büyük kazanda pişirilmiş nohutlu pilavın tadına baktık vs...vs...
Bu arada Fotoğraf sergisinde Murat Germenin aşağıdaki fotoğraflarını çok beğendiim. Bence köprünün her iki yakası arasındaki farkı anlatması açısından çok anlamlı geldi. Kendisinden kopya çekip benzer bir projeyi bende geliştirmeyi düşünüyorum...:-)
Köprü6 Haberini CNN Türk'den aldım.
'Köprü6: Galata Fotoğrafları'
Küratörlüğünü Engin Özendes'in yaptığı sergide fotoğraf sanatçıları Ahmet Elhan, Murat Germen, Cemal Emden, Orhan Cem Çetin, Merih Akoğul ve Ömer Orhun'un, Galata Köprüsü veçevresine odaklanan ve sergi için özel olarak hazırlanmış yeni çalışmaları, galeri içinde 6 ayrı odada yer alacak.
Sergide yer alan çalışmalar, Galata'nın farklı dönemlerini, çok kültürlügeçmişini, mimari niteliklerini, doğu ile batıyı bir araya getirişini vefarklı kentsel gerçeklikler arasında bir bağlantı noktası olma konumunu gözler önüne serecek.
Sergide, kolaj çalışmaları, duvardan duvara uzanan geniş, panoramik görüntüler ve iç mekanlara odaklanan fotoğraf yerleştirmeleri de yer alacak. Devamı
Bunlardan iki tanesini Dilarausumla Akmerkezde buluştuğumuzda çektim. Parlak tırnaklar bana birini harıtlattı. Bedeni küçük yaşı büyük olan birisini...:-) Eskiden atın üzerinde kızlar kaçardı, devir değişiyormu ne...:-))))
Kelebek hikayem devam edecek... belki yarın devam ederim... bu hikaye için kendimi çok iyi hissetmem gerekiyor....:-))
Bu sabah çiçeklerime su vermek için balkona çıktım. Çaydanlığımın kenarında bu kelebeği gördüm. Dokundum hiç hareket etmiyordu. Öldüğünü düşündüm çok üzüldüm. Sonra biraz nefes alışını izledim. İnanmayacaksınız ama nefees alışı gereçekten izleniyordu. (Bu arada fotoğraf makinam prof. değil yinede bu kelebeyi istediğim gibi çekmeme yardımcı oldu (Canon IXUS 750)).
Sonra fotoğrafdaki kelebeğe dikkatlice baktım. Kollarını kaldırmış gibi geldi bana. Sanki özgürüm diyor. Bende tam 2 ay 5 gün önce kelebekler kadar özgürüm diyordum. Bu hikayeyi yarın tamamlayacağım. Şimdilik sadece fotoğrafımı yayınlamak kısacıkda olsa bilgi vermek istedim...
Bir sasbah kahvaltısı sırasında çektim bu fotoğrafları. Hemde yerimden kıpırdamadan!!! Sonra asıl vatanını mereak ettim. İşte edindiğim bilgiler...
Anavatanı Brezilya olan bu bitki ülkemizde Akdeniz bölgesinin yazlık evlerinin vazgeçilmez bir bitkisidir. Begonvil’in rengi aslında “bract” denilen rengini değiştirme kabiliyetine sahip bir grup yaprak tarafından verilmektedir. Yani aslında renkli görünen parçalar çiçek değil, kendi rengini değiştiren bir grup yapraktır. Braktelerin altında küçük sarı renkte görülen asıl çiçekler kokusuzdur.
Yapraklar 3-4 cm veya türe göre biraz daha büyük olabilir. Yaprak kenarları düz olup, kış soğuklarında yaprak uçlarında bronzlaşma görülür. Begonviller sarılıcı bitkilerdir bu halleriyle binaların ya da peyzaj elemanlarının boyu uzunluğunca büyüyebilirler.
B.spectabilis mor renkli olan türdür, brakteleri en büyük türlerden biridir. ‘jamaica white” beyaz renklidir, soğuğa en dayanıksız olan türdendir. “rainbow gold’ ise kırmızı renklidir ve spectabilise göre daha seyrek bir yapısı vardır.
Pages
Sunday, September 30, 2007
Friday, September 28, 2007
Goya'nın Hayaletleri-Goya's Ghost
Goya'nın tablolarını çok beğenmiyorum ve karanlık buluyorum. Filmi seyredince nedenini anladım ama beğenimi değiştirmedim...!!!
Goya'dan birçok ünlü ilham almış. Picaso'da buna dahil...
Filmi beğendim ve çok etkilendim...
Filmin konusuna gelince:
1792 İspanya... Katolik Kilisesi’nin en güçlü olduğu dönem...
Goya (Stellan Skarsgrad), ülkenin en ünlü ressamıdır. Goya’nın genç ve güzel ilham perisi Ines’in (Natalie Portman) Engizisyon Mahkemesi’nin arkasındaki güçlü bir rahip tarafından, toplumsal değerlere aykırı davranış ile suçlanması büyük bir skandal yaratır.
Güzel model Ines haksız yere Engizisyon mahkemesi tarafından mahkum edilip işkence görünce, Goya’nın eski dostu rahip Lorenzo (Javier Bardem) ile olan dostluğu sınanır. Goya, Lorenzo’ya Ines’in hayatının bağışlanması için yalvarır. Fakat Lorenzo gücün peşindedir ve Engizisyon’un arkasındaki asıl güçlerin başıdır. Ines hapse atılır, işkence görür ve ölüme terk edilir.
20 yıla yakın bir süre geçer. Goya, yaratıcılığının doruğuna ulaşmıştır ama artık sağırdır ve akıl sağlığı yerinde değildir.
Goya, Ines ve Lorenzo tekrar bir araya gelir ve yıllarca saklanan sırlar ortaya çıkar.
Yönetmen: Milos Forman
Oyuncular Karakterler / Cast Characters: Natalie Portman, Randy Quaid, Javier Bardem, Stellan Skarsgård, Blanca Portillo ,
Goya'dan birçok ünlü ilham almış. Picaso'da buna dahil...
Filmi beğendim ve çok etkilendim...
Filmin konusuna gelince:
1792 İspanya... Katolik Kilisesi’nin en güçlü olduğu dönem...
Goya (Stellan Skarsgrad), ülkenin en ünlü ressamıdır. Goya’nın genç ve güzel ilham perisi Ines’in (Natalie Portman) Engizisyon Mahkemesi’nin arkasındaki güçlü bir rahip tarafından, toplumsal değerlere aykırı davranış ile suçlanması büyük bir skandal yaratır.
Güzel model Ines haksız yere Engizisyon mahkemesi tarafından mahkum edilip işkence görünce, Goya’nın eski dostu rahip Lorenzo (Javier Bardem) ile olan dostluğu sınanır. Goya, Lorenzo’ya Ines’in hayatının bağışlanması için yalvarır. Fakat Lorenzo gücün peşindedir ve Engizisyon’un arkasındaki asıl güçlerin başıdır. Ines hapse atılır, işkence görür ve ölüme terk edilir.
20 yıla yakın bir süre geçer. Goya, yaratıcılığının doruğuna ulaşmıştır ama artık sağırdır ve akıl sağlığı yerinde değildir.
Goya, Ines ve Lorenzo tekrar bir araya gelir ve yıllarca saklanan sırlar ortaya çıkar.
Yönetmen: Milos Forman
Oyuncular Karakterler / Cast Characters: Natalie Portman, Randy Quaid, Javier Bardem, Stellan Skarsgård, Blanca Portillo ,
Thursday, September 27, 2007
Çıldırtan detaylar olayı
Beni çıldırtan detaylar:
1.Işıkta bekliyorsunuz arkanızdaki arabada sabırsız kişilik dat daaaat yapıyor... Dönüp ne var diyesiniz geliyor, 1 sn ile bir yere geç mi kalıyorsun.
2.Kendini zeki sanan AHMAKLAR. Bu grubun çok örneği var. Buraya yazmaya kalksam blog dünyasında yeteri kadar MB bulabilirmiyim bilmiyorum...:-)))
3.İki çizginin arasına park edemeyen arabalar.
4.Dolaptaki su bardakları. Mutlaka boy sırasına göre dizilmeli.
5.Bulaşık makinası, tabiki boy sırasına göre düzenli yertleştirilmeli...
6.Randevuya ne 5dk. geç nede 5.dk erken gidilmeli.
7.Gülaçın şekeri tam oranında olmalı...
8. Geziye çıkarken mutlaka 4 dosyam hazır olmalı...(ör:gezileceek yereler, yemek yerleri vb...)
9. Birde yavaş konuşan ve yavaş hareket eden insanlar. Aman allahım hem birde günümde değilsem Çıldırma katsayım çok yüksek oluyor.
10.Taksiye binersiniz 10 ytl verirsiniz "abla bozuk yokmuydu"... Of yahuuuuu... yoktu işte ...hem bu senin işin görev tanımının içindede arabada bozuk para bulundurma yazıyor.Kurallara uy kardeşim... Kalite nasıl sağlanır yoksa...:-)))
Ay sıralamaya başladım, duramıyorum buna bir son vereyim hemen...:-)))
Bal Sultan beni mimlemişti. Çıldırtan detaylar olayında bende şimdi kimleri mimlesem acaba diyye kara kara düşünmeye başladım ve Sevgili arkadaşım Mr.TD'yi, ardından Berceste'yi, vee Dilarausu ve Yıldızı mimliyorum... Tabiki dilerlerse yazsınlar...
1.Işıkta bekliyorsunuz arkanızdaki arabada sabırsız kişilik dat daaaat yapıyor... Dönüp ne var diyesiniz geliyor, 1 sn ile bir yere geç mi kalıyorsun.
2.Kendini zeki sanan AHMAKLAR. Bu grubun çok örneği var. Buraya yazmaya kalksam blog dünyasında yeteri kadar MB bulabilirmiyim bilmiyorum...:-)))
3.İki çizginin arasına park edemeyen arabalar.
4.Dolaptaki su bardakları. Mutlaka boy sırasına göre dizilmeli.
5.Bulaşık makinası, tabiki boy sırasına göre düzenli yertleştirilmeli...
6.Randevuya ne 5dk. geç nede 5.dk erken gidilmeli.
7.Gülaçın şekeri tam oranında olmalı...
8. Geziye çıkarken mutlaka 4 dosyam hazır olmalı...(ör:gezileceek yereler, yemek yerleri vb...)
9. Birde yavaş konuşan ve yavaş hareket eden insanlar. Aman allahım hem birde günümde değilsem Çıldırma katsayım çok yüksek oluyor.
10.Taksiye binersiniz 10 ytl verirsiniz "abla bozuk yokmuydu"... Of yahuuuuu... yoktu işte ...hem bu senin işin görev tanımının içindede arabada bozuk para bulundurma yazıyor.Kurallara uy kardeşim... Kalite nasıl sağlanır yoksa...:-)))
Ay sıralamaya başladım, duramıyorum buna bir son vereyim hemen...:-)))
Bal Sultan beni mimlemişti. Çıldırtan detaylar olayında bende şimdi kimleri mimlesem acaba diyye kara kara düşünmeye başladım ve Sevgili arkadaşım Mr.TD'yi, ardından Berceste'yi, vee Dilarausu ve Yıldızı mimliyorum... Tabiki dilerlerse yazsınlar...
Labels:
ondan bundan birazda benden
Wednesday, September 26, 2007
İstanbul Modern- Köprü6
Geçen hafta İstanbul Modern'e gitmiştik. Köprü6 fotoğraf sergisini ve Şimdiki Zaman Geçmiş Zaman (20 yılda Uluslararası İstanbul Bienali'nden İz Bırakanlar) seregisini gezdik. Ayrıca büyük kazanda pişirilmiş nohutlu pilavın tadına baktık vs...vs...
Bu arada Fotoğraf sergisinde Murat Germenin aşağıdaki fotoğraflarını çok beğendiim. Bence köprünün her iki yakası arasındaki farkı anlatması açısından çok anlamlı geldi. Kendisinden kopya çekip benzer bir projeyi bende geliştirmeyi düşünüyorum...:-)
Köprü6 Haberini CNN Türk'den aldım.
'Köprü6: Galata Fotoğrafları'
Küratörlüğünü Engin Özendes'in yaptığı sergide fotoğraf sanatçıları Ahmet Elhan, Murat Germen, Cemal Emden, Orhan Cem Çetin, Merih Akoğul ve Ömer Orhun'un, Galata Köprüsü veçevresine odaklanan ve sergi için özel olarak hazırlanmış yeni çalışmaları, galeri içinde 6 ayrı odada yer alacak.
Sergide yer alan çalışmalar, Galata'nın farklı dönemlerini, çok kültürlügeçmişini, mimari niteliklerini, doğu ile batıyı bir araya getirişini vefarklı kentsel gerçeklikler arasında bir bağlantı noktası olma konumunu gözler önüne serecek.
Sergide, kolaj çalışmaları, duvardan duvara uzanan geniş, panoramik görüntüler ve iç mekanlara odaklanan fotoğraf yerleştirmeleri de yer alacak. Devamı
Tuesday, September 25, 2007
Monday, September 24, 2007
Bir kaç inekte benden...
Bunlardan iki tanesini Dilarausumla Akmerkezde buluştuğumuzda çektim. Parlak tırnaklar bana birini harıtlattı. Bedeni küçük yaşı büyük olan birisini...:-) Eskiden atın üzerinde kızlar kaçardı, devir değişiyormu ne...:-))))
Kelebek hikayem devam edecek... belki yarın devam ederim... bu hikaye için kendimi çok iyi hissetmem gerekiyor....:-))
Labels:
ondan bundan birazda benden
Sunday, September 23, 2007
kelebekler kadar özgürüm
Bu sabah çiçeklerime su vermek için balkona çıktım. Çaydanlığımın kenarında bu kelebeği gördüm. Dokundum hiç hareket etmiyordu. Öldüğünü düşündüm çok üzüldüm. Sonra biraz nefes alışını izledim. İnanmayacaksınız ama nefees alışı gereçekten izleniyordu. (Bu arada fotoğraf makinam prof. değil yinede bu kelebeyi istediğim gibi çekmeme yardımcı oldu (Canon IXUS 750)).
Sonra fotoğrafdaki kelebeğe dikkatlice baktım. Kollarını kaldırmış gibi geldi bana. Sanki özgürüm diyor. Bende tam 2 ay 5 gün önce kelebekler kadar özgürüm diyordum. Bu hikayeyi yarın tamamlayacağım. Şimdilik sadece fotoğrafımı yayınlamak kısacıkda olsa bilgi vermek istedim...
Monday, September 17, 2007
Bir klasik
Heykel Sempozyumu
Cuma günü Kabataşta bir görüşmem vardı, zamanımda vardı, parka oturmak için gittim birde ne göreyim !!! heykel sempozyumu için sanatçılar mermer kütleleri kesiyorlar...Aman ne zor işmiş canım o öyle...heryerleri toz içinde kalıyor... Çok hoş olanlarda vardı ama üzerilerine insancıklar yazı yazmışlar. Dua falanda yazmışlar eksiik olmasınlar...!!! bende onları fotoğraflamadım... Ama ayıcık, başı olmayan kız ve boğazı seyreden yüz çok hoştu...
Parkta zaman geçirmek süperdi... Çalışma saatleri içinde olduğu için çok farklı manzaralar görüyorsunuz... Mesela takım elbiseli bir adam yerdeki pet şişe kapaklarını topluyordu allah allah dedim acaba satıp ek geelir mi elde ediyor... :-) Neyse adamcağız o kapakları ağcın kenarına dizdi içine su koydu ve serçelerin içmesi için hazır hale getirdi...
İki çocuk salıncakta sallanıyorlardı en çekicii yanları neydi biliyormusunuz birliikte ahenk içinde söyledikleri eğlenceli türkü... bankta oturan ünv. öğrenciler, arkadaşlarını bekleyenler, entel kıyafeti içindeki kızın güzelliği... işte böyle bir saat geçirdim...
Parkta zaman geçirmek süperdi... Çalışma saatleri içinde olduğu için çok farklı manzaralar görüyorsunuz... Mesela takım elbiseli bir adam yerdeki pet şişe kapaklarını topluyordu allah allah dedim acaba satıp ek geelir mi elde ediyor... :-) Neyse adamcağız o kapakları ağcın kenarına dizdi içine su koydu ve serçelerin içmesi için hazır hale getirdi...
İki çocuk salıncakta sallanıyorlardı en çekicii yanları neydi biliyormusunuz birliikte ahenk içinde söyledikleri eğlenceli türkü... bankta oturan ünv. öğrenciler, arkadaşlarını bekleyenler, entel kıyafeti içindeki kızın güzelliği... işte böyle bir saat geçirdim...
Minik Yakışıklı
Minikus Mertus... Kuzenimin oğlu... Çooookkkkk tatlı... bende pek seviyorum kendisini... Sizlerle tanıştırayım dedim...
Labels:
ondan bundan birazda benden
Friday, September 7, 2007
Yaz Biterken- Nostalji (Yunan Adaları)
Önce Atinaya uçakla hareket, şehri dolaştıktan ve gerekli ziyaretleri yaptıktan sonra Hellenic Seaways ile Santoriniye yolcululuk... Yunanistanda deniz ulaşımı %95 oranında kullanılırken ülkemizde bu oran %15 civarındaymış....
Santorini-Mykonos-Paros Adaları... Çok güzel bir geziydi... Aşağıdaki fotoğraflar karışık. Oai( santorini) de gün batımını klasik müzik eşliğinde merdivenlerden izlemek... Pedrosların en güzeel fotoğraflarını çekmek için şaklabanlıklar yapmak...
Daracık yollarında yürürken adım başı rastladığımız minik tapınaklar....
Bu adalar arasında sıralma yapcak olsam Santorini (1) Mykonos (2) Paros (3) alırdı. Aslında Paros en yeşil olan adaydı.Birde en rüzgarlı olanı. Gençlerin çoğu sörf için geliyordu. Otobüsleri görülmeye değerdi...
Santorini-Mykonos-Paros Adaları... Çok güzel bir geziydi... Aşağıdaki fotoğraflar karışık. Oai( santorini) de gün batımını klasik müzik eşliğinde merdivenlerden izlemek... Pedrosların en güzeel fotoğraflarını çekmek için şaklabanlıklar yapmak...
Daracık yollarında yürürken adım başı rastladığımız minik tapınaklar....
Bu adalar arasında sıralma yapcak olsam Santorini (1) Mykonos (2) Paros (3) alırdı. Aslında Paros en yeşil olan adaydı.Birde en rüzgarlı olanı. Gençlerin çoğu sörf için geliyordu. Otobüsleri görülmeye değerdi...
Wednesday, September 5, 2007
begonvil
Bir sasbah kahvaltısı sırasında çektim bu fotoğrafları. Hemde yerimden kıpırdamadan!!! Sonra asıl vatanını mereak ettim. İşte edindiğim bilgiler...
Anavatanı Brezilya olan bu bitki ülkemizde Akdeniz bölgesinin yazlık evlerinin vazgeçilmez bir bitkisidir. Begonvil’in rengi aslında “bract” denilen rengini değiştirme kabiliyetine sahip bir grup yaprak tarafından verilmektedir. Yani aslında renkli görünen parçalar çiçek değil, kendi rengini değiştiren bir grup yapraktır. Braktelerin altında küçük sarı renkte görülen asıl çiçekler kokusuzdur.
Yapraklar 3-4 cm veya türe göre biraz daha büyük olabilir. Yaprak kenarları düz olup, kış soğuklarında yaprak uçlarında bronzlaşma görülür. Begonviller sarılıcı bitkilerdir bu halleriyle binaların ya da peyzaj elemanlarının boyu uzunluğunca büyüyebilirler.
B.spectabilis mor renkli olan türdür, brakteleri en büyük türlerden biridir. ‘jamaica white” beyaz renklidir, soğuğa en dayanıksız olan türdendir. “rainbow gold’ ise kırmızı renklidir ve spectabilise göre daha seyrek bir yapısı vardır.
Labels:
ondan bundan birazda benden
Tuesday, September 4, 2007
About
.
Search This Blog
About Me
Translate
Popular Posts
-
Çocukken annemle babam bizi akşamları boza içmeye vefaya götürürdü. Bazı akşamlarda boza diye bağıran seyyar satıcılardan alırdık. Yıllar ge...
-
Zuhal Olcay’ın Tilbe Saran’ın birlikte oynadığı Nathalie, daha önce 2003’TE Fanny Ardant, Emmanuele Beart ile Gerard Depardieu'lü kadros...
-
aşağıdaki linke girerseniz, doğduğunuz ayı seçiyorsunuz sonrada gününü ve en son yıllara göre bir liste getiriyor oradan da doğduğunuz yıla ...
-
Malabadi Köprüsü: Fatma ile Badi birbirlerini seviyorlarmış. Bir gün Fatma Badi’nin köyüne varmak için nehri geçerken boğulmuş. Badi de bun...
-
Düğün törenim tam istediğim gibiydi. Ailem, dostlarım ve arkadaşlarımla tam planladığım gibi gerçekleşti. Ahmet Altan geçen günkü bir yazısn...
-
Tarih'de 500 yıl önce neler olmuş diye merak ettim ve bakın neler buldum: 1500 World population 400 million. 1501 First flush toilets. 1...
-
Evet berberin ismi minik berberdi. Yeşil olmasından dolayı ilgimi çekti. Bu arada müşterisi hangi saçını kestiriyordu pek anlayamadım...:-) ...
-
Kuzenlerimin çocukları...İlk fotoğraftaki sevgi kelebeği... Sürekli gülüyor...Ağzında da tiryakiler gibi hep birşey var...Adanada bebeklerin...
Yasal Uyarı
Fotoğrafların korunması konusu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) m.84′de düzenlenmiştir. "Bir işareti, resim veya sesi, bunları nakle yarıyan bir alet üzerine tesbit eden veya ticari maksatlarla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse, aynı işaretin, resmin veya sesin 3 üncü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanılmak suretiyle çoğaltılmasını veya yayımlanmasını menedebilir.
Fotoğrafların telif hakkı acupofcaffeine aittir. İzinsiz kullanımı durumunda her türlü yasal yola başvurulacaktır.
Blog Archive
-
▼
2007
(89)
-
▼
September
(16)
- Floryada bir gün
- Goya'nın Hayaletleri-Goya's Ghost
- Çıldırtan detaylar olayı
- İstanbul Modern- Köprü6
- bugun gorduklerim
- Bir kaç inekte benden...
- kelebekler kadar özgürüm
- Bir klasik
- Heykel Sempozyumu
- Minik Yakışıklı
- Yaz Biterken- Nostalji (Yunan Adaları)
- begonvil
- Bir haftasonu klasiği
- Tatil- Son
- Tatil dönüşü-devamın devamı Paragliding
-
▼
September
(16)
geziyorum
Labels
- adalar (34)
- adana (1)
- akyaka (1)
- alaçatı (7)
- almanya (2)
- Amsterdam-Belçika (3)
- ankara (3)
- antakya (1)
- Antalya (10)
- assos (1)
- avusturya (9)
- ayvalık (4)
- baden baden (1)
- bafa gölü (2)
- batum (2)
- bodrum (1)
- bolu (2)
- bozcaada (3)
- bulgaristan (1)
- bursa (12)
- çatalca (7)
- çeşme (2)
- chios (4)
- Çıralı (5)
- colmar (1)
- cumalıkızık (1)
- cunda (5)
- dalyan (1)
- datça (7)
- doğu karadeniz (4)
- efes (1)
- eqisheim (1)
- fethiye (4)
- foça (3)
- Fransa (21)
- geziyorum (486)
- göcek (2)
- Gökçeada (6)
- gölyazı (2)
- greece (4)
- hiç. (1)
- iğneada (4)
- ispanya (11)
- ist (1)
- İstanbul (152)
- İstek-hikaye (2)
- italya (22)
- izmir (2)
- iznik (4)
- kapadokya (12)
- karadeniz (6)
- karagöl (1)
- kıbrıs (6)
- ku (1)
- kutlama (1)
- lavanta (1)
- likya yolu (5)
- linklerim (2)
- manyas (1)
- manyas kus cenneti (4)
- marmaris (1)
- okuyalım öğrenelim (27)
- ondan bundan birazda benden (351)
- pamukkale (1)
- polonezköy (3)
- Prag (3)
- romanya (1)
- safranbolu (3)
- sanatsal etkinliklerim (51)
- sapanca (1)
- Semtler (58)
- side (4)
- sinop (6)
- şirince (1)
- sofya (1)
- taraklı (2)
- tasarım (3)
- türkiye (181)
- uçmakdere (1)
- Ukrayna (9)
- urla (1)
- yalova (1)
- yaşam (14)
- yeme içme (1)
- yemeklerim (13)
- yunanistan (10)
sevdiklerim
mutfaktan nefis kokular geliyor
Yeni Eklenenler
Search this blog
Followers
Powered by Blogger.
Copyright (c) 2010 A CUP OF CAFFEINE. Design by WPThemes Expert
Blogger Templates, Grocery Coupons and Daily Fantasy Sports.