Friday, April 8, 2016

Foça _ 3. bölüm

Kahvaltı yaparken bu sevimli köpek ve 5-6 kedi bana eşlik ettiler. Foçanın kedileri pek bir kavgacıydılar sanırsam çünkü hepsinin suratı tımık içindeydi...:-)  evet kahvaltıdan sonra uzun bir yürüyüş ve bir kaç dükkan gezmece ve sahilde oturup güzel bir kahve içince İstanbulu ve karmaşayı tamamen unutuyorsunuz... :-)
Foça ince uzun bir yerleşim yeri. İngiliz burnu, Fener burnu var. ( bu iki burnu C harfinin iki ucu gibi düşünürseniz ortasında kalan denize büyük deniz ve küçük deniz diyorlar) Aşıklar yolui Kybele açık hava tapınağının sağ tarafı küçük deniz , sol tarafı da büyük deniz.Çarşı ve oteller küçük deniz tarafında olduğu için o yön biraz daha popüler. Bu nedenle ben popüler olmayan Fener burnuna yakın bir kahveyi tercih ettim. Tam köşede kalıyor gibi. Sahibi de çok kibar.

Kısaca bir tarih bilgisi vereyim. Sonra akşam yemeğine geçerim....:-)

Antik dönemde Phokai adını taşıyan Foça, İon yerleşimlerinin en önemlilerinden biriymiş. Bugünkü batı uygarlıklarının temelinin İ.Ö.6 yüzyılda İyonya da atıldığı söyleniyor. Phokaia adı, kenti çevreleyen adalarda yaşayan foklardan geliyor.

50 kürekli 500 yolcu taşıma kapasiteli hızlı gemilerle eğe, akdeniz ve karadenize açıarak bir çok koloni kurmuşlar.  doğal altın gümüş karışımı olan Elektron sikkeyi ilk bastıran kentlerden biriymiş.

İ:Ö 546 yılında Perslerin tahrip ettiği ilk iyon kendi olmuş ve görkemli çağı sona ermiş. Büyük İskender'in Anadol'ya gelerek Pers egemenliğine son vermesi ile yeni bir döneme girmiş ama hiç eski ihtişamına kavuşamamış.  Uzun anlatmayım 15 Eylül 1922  tarihinde Türk hakimiyetine girmiş.

İsminin geldiği fokları ben göremedim.  :-)  :- )  :- )   !!  Siren kayalıklarına da gidemedim çünkü  sezon omadığı için tekne turu yoktu....

Hal böyle olunca da keyif için çok vakit kaldı... :-)  Hmmm nereye geldim evet akşam yemeği , öğleyi atladım... :-)

Celep denilen bir yerde Çipura yedim.  neden mi çünkü bu balığı tam tamına 22 yıl önce ilk defa orada yemiş ve çok beğenmiştim.... (Sanatçı Nilüfer o yıllarda Foçaya çok giderdi. kendisini iki defa istakoz yerken görmüşlüğüm vardır.... onun yemek yediği balıkçı da yiyeyim dedim ama hatırlayamadım tabiki) Neyse kötü olanları belirtmeden edemeyeceğim... Celep de yedim... deniz börülcesi başarıszdı. İyi temizlenmemiş, sarımsağı az ve zeytinyağı güzel değildi. Balık da yağlı değildi. Çok fazla pişmişti.  Aslında orada değilde balık ekmek yazn yerde yeseydim sanırım çok daha memnun kalacaktım... :-) Olsun yinede  vasat  ama lezzetliydi diyorum...:-)  Tabiki 22 yıl önceki balıkla karşılaştırılamaz ....

Gelelim sakızlı dondurmaya... Artık yaşlanıyorum iyice çünkü isim hafızam çok zayıfladı. Dondurmacı sahilde küçük deniz tarafındaydı. İsmi "N" ie başlıyordu Nizam mı Nimet mi hatırlamıyorum ama sanıyorum çok popülerdi çünkü herkes orada yiyordu... Denedim lezzetliydi.... ( Artık not defteri kullanmam şart oldu).

Neyse denize giren çocukları seyrederken benim neyim eksik diyerek  ayaklarımı denize soktum... Su sıcacıktı yada bende yarattığı his....:-)

Ehhh ... artık yazının sonunu getireyim güzel sakin olan bir ege kasabasını terk etmenin verdiği hüzün ile akşam yemeğimden sonra yine geldiğim yolla, otobüs, tren ve uçakla  istanbula döndüm...











1 comments:

tülin said...

3 yazını arka arkaya okudum. Uzun uzun fotoğraflara, fotoğraflardaki eski türk filminden çıkma evlere baktım.
Hepsi çok çok güzel. Kısacık, güzel bir gezi olmuş Arzu. Ne iyi etmişsin :)

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html