Uğur Mumcu 24 Ocak 1993 yılında bir bombalı saldırı sonucu öldürülmüştü. Ölümünden sonra gazetelerde dergilerde birçok yazılar yazıldı, özgür, aydın düşünce üzerine yorumlar yapıldı. İlk şokla yaşanan bu duygu aktarımları zamanla sakinleşti ve duruldu, bu haftada da Uğur Mumcu’yu anma haftası olduğu için yeniden bu düşünceler yazılıp çizilmeye başlandı. Bir sonraki yıl ve bir sonraki Ocak ayının üçücü haftasına kadar ara verilmek üzere…Ben kaybettiğimiz büyük değerlerin yerini dolduramadığımızı düşünüyorum. Geçmişte insanların daha inançlı olduklarını ve ellerinde var olan imkanlara (varlıklara) daha çok değer verdiklerine inanıyorum. Nedeni belkide yaşanan savaşlar ağır yaşam mücadeleri, insanların azlığı ve aile içinde birlikte yaşamanın getirdiği bütünlük olgusuydu, bilmiyorum ama kendimden biraz pay biçiyorum, bugün yaşadığım çevre, etrafımdaki insanlar, teknoloji, sahip olduğum imkanlar günden güne beni daha da bencil bir insan olmaya itiyor. Çünkü kazanmak için sarfettiğim çaba yüzünden elimdeki değerlere sahip çıkamıyorum. Sanıyorum ben kendimi mutluluğun 4. ve 5. aşamalarına gelebilmek için çok zorluyorum. İlk aşaması karınımızı doyurmak mış, 2. aşaması barınak içinde olmak mış, 3. aşaması sevmekmiş, 4. aşaması başarılı olmakmış ve son aşaması da başarılı olduğun işi sevmekmiş.
Neyse Uğur Mumcuya dönelim. Dün yaşamdan dakikaları seyrediyordum, Sunay Akın ve Hıncal Uluçtan öğrendiğim bir kaç bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum. Uğur Mumcu’nuın kardeşlerinin ismi Beyhan ve Ceyhanmış, aileside üçüncü çoçuklarının ismini uyak yapmamak için Uğur koymuşlar. Evlendiğinde kira kontratında herhangi bir saldırıya uğrundığında evin zarar görmesi durumunda uğranan zarar kiracıya aittir ibaresi konmuş. Sürekli tehdit altında yaşam sürdürmek nasıl bir duyguydu acaba? Son olarak da, Hıncal Uluç ozamanlar Cumhuriyete yazı yazıyormuş ve hafta da iki gün gazeteye gidiyormuş. Gazeteden telefonla kendisini arayan olunca diğerleri burda çalışmıyor derken, sadece Uğur Mumcu, Hıncal bey Salı ve Perşembe günleri olmak üzere haftada iki kere gazeteye gelir ve kendisi yankı dergisinde? yazmaktadır bilgisini veriyormuş. Bukadar da ince bir insanmış. Neyse bende kendisini yazdığı bir şiirle anmak istiyorum…
Sesleniş
Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık.
Babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.
Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken
bizler bir mum ışığında bitirdik kitaplarımızı.
Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini
yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya.
Ecelsiz öldürüldük.
Dövüldük, vurulduk, asıldık.
Vurulduk ey halkım, unutma bizi...
Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı.
İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez.
İsteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren
birer senet gibi kullanırdık. Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık.
Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu.
Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı.
Yaşamımızın en güzel yıllarını birer taze çiçek gibi verdik topluma.
Bizleri yok etmek istediler hep.
Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
Fidan gibi genç kızlardık.
Hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı gözbebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik.
Direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla.
Tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi,
taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi.
Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden.
Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...
Ölümcül hastaydık.
Bağırsaklarımız düğümlenmişti.
Hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin
elinde öldürüldük acınmaksızın.
Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha.
Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk.
Vicdan sustu. Hukuk sustu. İnsanlık sustu.
Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
..........
..........
skip to main |
skip to sidebar
Pages
Friday, January 27, 2006
About
.
Search This Blog
About Me
Translate
Popular Posts
-
Aşağıda görünen pasta tarafımdan çok özenle seçilmiştir!!! Binlerce pasta arasından bu pastaya hayran oldum...:-)) bu yazıda devam edecek......
-
Ortaokuldan beri yanıma kim oturursa otursun benimle hep konuşur...Hepte anlatacak bir dert bulurlar... Geçen gün taksideyim...Mutlaka konuş...
-
Arboretum kısaca canlı ağaç müzesi demek. Avrupa ve Amerika da özellikle orman fakültelerine ve bazende şehre ait arboretumlar görmeniz ...
-
Düğün törenim tam istediğim gibiydi. Ailem, dostlarım ve arkadaşlarımla tam planladığım gibi gerçekleşti. Ahmet Altan geçen günkü bir yazısn...
-
Bu haftasonun en güzel olayı teyze olmamdı. Pazar günü Lale arkadaşım sayesinde teyze olmanın keyfini çıkardım. Efe 14.04.2007'de dünyay...
-
Dün biraz bahs ettmiştim... Atrium yolunda çektiğim fotoğraflardan... Bugün Zeynep'in sayfasında bahar dalı fotoğrafı gördüm...Çok güze...
-
Lviv'e nihayet geldik. Odessa ve Kiev den çok turistik. Artık yaptığım seyahatlerde şunu görüyorum, fazla turist alan yerler öz dokula...
-
Yazın genelde hafta sonu pek dışarıya çıkmıyoruz...Çünkü her yer çok kalabalık, hava sıcak vb. diğer nedenlerimiz var...:-) Bu hafta sonu ha...
Yasal Uyarı
Fotoğrafların korunması konusu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) m.84′de düzenlenmiştir. "Bir işareti, resim veya sesi, bunları nakle yarıyan bir alet üzerine tesbit eden veya ticari maksatlarla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse, aynı işaretin, resmin veya sesin 3 üncü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanılmak suretiyle çoğaltılmasını veya yayımlanmasını menedebilir.
Fotoğrafların telif hakkı acupofcaffeine aittir. İzinsiz kullanımı durumunda her türlü yasal yola başvurulacaktır.
Blog Archive
geziyorum
Labels
- adalar (34)
- adana (1)
- akyaka (1)
- alaçatı (7)
- almanya (2)
- Amsterdam-Belçika (3)
- ankara (3)
- antakya (1)
- Antalya (10)
- assos (1)
- avusturya (9)
- ayvalık (4)
- baden baden (1)
- bafa gölü (2)
- batum (2)
- bodrum (1)
- bolu (2)
- bozcaada (3)
- bulgaristan (1)
- bursa (12)
- çatalca (7)
- çeşme (2)
- chios (4)
- Çıralı (5)
- colmar (1)
- cumalıkızık (1)
- cunda (5)
- dalyan (1)
- datça (7)
- doğu karadeniz (4)
- efes (1)
- eqisheim (1)
- fethiye (4)
- foça (3)
- Fransa (21)
- geziyorum (486)
- göcek (2)
- Gökçeada (6)
- gölyazı (2)
- greece (4)
- hiç. (1)
- iğneada (4)
- ispanya (11)
- ist (1)
- İstanbul (152)
- İstek-hikaye (2)
- italya (22)
- izmir (2)
- iznik (4)
- kapadokya (12)
- karadeniz (6)
- karagöl (1)
- kıbrıs (6)
- ku (1)
- kutlama (1)
- lavanta (1)
- likya yolu (5)
- linklerim (2)
- manyas (1)
- manyas kus cenneti (4)
- marmaris (1)
- okuyalım öğrenelim (27)
- ondan bundan birazda benden (351)
- pamukkale (1)
- polonezköy (3)
- Prag (3)
- romanya (1)
- safranbolu (3)
- sanatsal etkinliklerim (51)
- sapanca (1)
- Semtler (58)
- side (4)
- sinop (6)
- şirince (1)
- sofya (1)
- taraklı (2)
- tasarım (3)
- türkiye (181)
- uçmakdere (1)
- Ukrayna (9)
- urla (1)
- yalova (1)
- yaşam (14)
- yeme içme (1)
- yemeklerim (13)
- yunanistan (10)
sevdiklerim
mutfaktan nefis kokular geliyor
Yeni Eklenenler
Search this blog
Followers
Powered by Blogger.
Copyright (c) 2010 A CUP OF CAFFEINE. Design by WPThemes Expert
Blogger Templates, Grocery Coupons and Daily Fantasy Sports.
0 comments:
Post a Comment