skip to main |
skip to sidebar
Cumartesi günü iki sergi gezdim. Birincisi Henri Cartier Bresson'ın fotoğraf sergisi diğeride "Kadınlar Resimler Öyküler" isimli Türk ressamlarına ait kadın ve yaşamı konu alan resim sergisiydi. İlk sergiyi şimdi diğerinide artık yarın anlatırım.
Henri Cartier Bresson
1908 yılında doğmuş ve 2004 yılında vefat etmiş tamtamına 96 yıllının 73 yılını sanatla iç içe geçirmiş. Tıpkı Picasso gibi. Oda 72 yıl boyunca sayısız eserler üretmişti. Sanıyorum sanatçılar üretken oldukları kadar uzun yaşıyorlar!!!
Henri Cartier Bresson 1931 yılında elinde “leica” fotoğraf makinasıyla Avrupa’yı keşfe çıkmış. İlk sergisini 1933 yılında kendi adında Julien Levy New York’taki galerisinde açmış. Daha sonra Meksikaya gitmiş ve oradan USA döndüğünde sinemayala ilgilenmeye başlamış. Sinemacı Jean Renoir’in 3 yıl boyunca asistanlığını yapmış. 1940 yılında Almanlar tarafından tutsak edilmiş ve 1943 yılında kaçmayı başarmış. Picasso, Matisse, Braque, Bonnard gibi birçok sanatçının potre fotoğraflarını çekmiş.
1944 yılında Savaş tutsaklarının ve toplama kamplarına gönderilenlerin yurda dönüşünü konu alan Le Retour (Dönüş) adlı belgesel filmi yönetmiş.
Bu dönemde çektiği fotoğrafların bazıları bu sergide yer alıyordu. Fotoğrafçılığın en güzel yanı yaşanan anları veya olayları, gördüğü anda kendi bakış açısı ve yorumu ile kareye yansıtması bence. Karşımızda aynı manzara vardır ama fotoğrafını çektiğimizde hepimiz farklı şekilde yansıtıyoruz karelere.
Henri Cartier’in Meksikadaki fotoğrafları veya Almanyada çektiği fotoğraflar da böyle birşeydi işte.
Birçok ülkeyi dolaştığı için her ülkenin farklı yönlerini yansıtmış. Sergide gördüğüm potre resimlerinin çoğunluğunda yanlızlık hakimdi ve ifadeler çok güzeldi.
1947 yılında Hindistanda Gandhi’nin cenaze töreninde çektiği fotoğraflarda çok güzeldi. Henri Cartier doğuyu gezmeyi ve oraları fotoğraflamayı çok sevmiş. Çin’e, Endonezya’ya, SSCB’ye, Küba’ya, ve Japonya’ya gitmiş.
Biz sergisinde ağırlıklı olarak, italya, fransa, istanbul, meksika, almanya’yı gördük.
1974 yılında desen çalışmalarına başlamış ama aynı zamanda potre ve manzara fotoğraflarıda çekmeye devam etmiş.
2003 yılında Henri Cartier Bresson Vakfı Paris Montparnasse’ta açılmış. Bu demek oluyorki, Paris’e gidince görülecek yerlerden birisi olacak. Paris’i o kadar çok görmeme rağmen herzaman bu şehirde görecek farklı şeyler buluyorum nedense...
Son oalrak Henri Cartier’in kendi söylediği bir cümleyle noktalandırıyorum bu yazıyı,
“Fotoğraf çekmek, aklı, gözü ve yüreği aynı nişan çizgisi üstüne getirmektir. Fotoğraf bir yaşam biçimidir.”
Sergi Pera Müzesinde 9 Nisan'a kadar gezilebilir.
Pages
Monday, March 13, 2006
İki Sergi
Cumartesi günü iki sergi gezdim. Birincisi Henri Cartier Bresson'ın fotoğraf sergisi diğeride "Kadınlar Resimler Öyküler" isimli Türk ressamlarına ait kadın ve yaşamı konu alan resim sergisiydi. İlk sergiyi şimdi diğerinide artık yarın anlatırım.
Henri Cartier Bresson
1908 yılında doğmuş ve 2004 yılında vefat etmiş tamtamına 96 yıllının 73 yılını sanatla iç içe geçirmiş. Tıpkı Picasso gibi. Oda 72 yıl boyunca sayısız eserler üretmişti. Sanıyorum sanatçılar üretken oldukları kadar uzun yaşıyorlar!!!
Henri Cartier Bresson 1931 yılında elinde “leica” fotoğraf makinasıyla Avrupa’yı keşfe çıkmış. İlk sergisini 1933 yılında kendi adında Julien Levy New York’taki galerisinde açmış. Daha sonra Meksikaya gitmiş ve oradan USA döndüğünde sinemayala ilgilenmeye başlamış. Sinemacı Jean Renoir’in 3 yıl boyunca asistanlığını yapmış. 1940 yılında Almanlar tarafından tutsak edilmiş ve 1943 yılında kaçmayı başarmış. Picasso, Matisse, Braque, Bonnard gibi birçok sanatçının potre fotoğraflarını çekmiş.
1944 yılında Savaş tutsaklarının ve toplama kamplarına gönderilenlerin yurda dönüşünü konu alan Le Retour (Dönüş) adlı belgesel filmi yönetmiş.
Bu dönemde çektiği fotoğrafların bazıları bu sergide yer alıyordu. Fotoğrafçılığın en güzel yanı yaşanan anları veya olayları, gördüğü anda kendi bakış açısı ve yorumu ile kareye yansıtması bence. Karşımızda aynı manzara vardır ama fotoğrafını çektiğimizde hepimiz farklı şekilde yansıtıyoruz karelere.
Henri Cartier’in Meksikadaki fotoğrafları veya Almanyada çektiği fotoğraflar da böyle birşeydi işte.
Birçok ülkeyi dolaştığı için her ülkenin farklı yönlerini yansıtmış. Sergide gördüğüm potre resimlerinin çoğunluğunda yanlızlık hakimdi ve ifadeler çok güzeldi.
1947 yılında Hindistanda Gandhi’nin cenaze töreninde çektiği fotoğraflarda çok güzeldi. Henri Cartier doğuyu gezmeyi ve oraları fotoğraflamayı çok sevmiş. Çin’e, Endonezya’ya, SSCB’ye, Küba’ya, ve Japonya’ya gitmiş.
Biz sergisinde ağırlıklı olarak, italya, fransa, istanbul, meksika, almanya’yı gördük.
1974 yılında desen çalışmalarına başlamış ama aynı zamanda potre ve manzara fotoğraflarıda çekmeye devam etmiş.
2003 yılında Henri Cartier Bresson Vakfı Paris Montparnasse’ta açılmış. Bu demek oluyorki, Paris’e gidince görülecek yerlerden birisi olacak. Paris’i o kadar çok görmeme rağmen herzaman bu şehirde görecek farklı şeyler buluyorum nedense...
Son oalrak Henri Cartier’in kendi söylediği bir cümleyle noktalandırıyorum bu yazıyı,
“Fotoğraf çekmek, aklı, gözü ve yüreği aynı nişan çizgisi üstüne getirmektir. Fotoğraf bir yaşam biçimidir.”
Sergi Pera Müzesinde 9 Nisan'a kadar gezilebilir.
About
.
Search This Blog
About Me
Translate
Popular Posts
-
Bugün, sizlere iş yerimin bulunduğu Kurtuluş semtini anlatmak istiyorum. Aralık ayının başından itibaren caddeyi gören odamınkarşısındaki ...
-
aşağıdaki linke girerseniz, doğduğunuz ayı seçiyorsunuz sonrada gününü ve en son yıllara göre bir liste getiriyor oradan da doğduğunuz yıla ...
-
Çocukken annemle babam bizi akşamları boza içmeye vefaya götürürdü. Bazı akşamlarda boza diye bağıran seyyar satıcılardan alırdık. Yıllar ge...
-
Bektaşağa göleti bir mesire yeri. Araya Sinop hapishanesini ekledim ama öncesinde Bektaşağa göletinde nefis bir kahvaltı yaptık. Göletin et...
-
Zuhal Olcay’ın Tilbe Saran’ın birlikte oynadığı Nathalie, daha önce 2003’TE Fanny Ardant, Emmanuele Beart ile Gerard Depardieu'lü kadros...
-
Kız kulesi ve haakkındaki efsaneler: Kızkulesi'nin ulaşılmazlığı nedeniyle, insanlar onun içinde yaşanılanlar hakkında çok fazla bil...
-
Malabadi Köprüsü: Fatma ile Badi birbirlerini seviyorlarmış. Bir gün Fatma Badi’nin köyüne varmak için nehri geçerken boğulmuş. Badi de bun...
-
Evet berberin ismi minik berberdi. Yeşil olmasından dolayı ilgimi çekti. Bu arada müşterisi hangi saçını kestiriyordu pek anlayamadım...:-) ...
-
Kuzenlerimin çocukları...İlk fotoğraftaki sevgi kelebeği... Sürekli gülüyor...Ağzında da tiryakiler gibi hep birşey var...Adanada bebeklerin...
-
Tarlabaşı bugün kentsel dönüşüm projesi altında yok ediliyor. Bu projelere bakmak için aşağıdaki linke girmeniz yeterli. http://www.tarlabas...
Yasal Uyarı
Fotoğrafların korunması konusu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) m.84′de düzenlenmiştir. "Bir işareti, resim veya sesi, bunları nakle yarıyan bir alet üzerine tesbit eden veya ticari maksatlarla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse, aynı işaretin, resmin veya sesin 3 üncü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanılmak suretiyle çoğaltılmasını veya yayımlanmasını menedebilir.
Fotoğrafların telif hakkı acupofcaffeine aittir. İzinsiz kullanımı durumunda her türlü yasal yola başvurulacaktır.
Blog Archive
-
▼
2006
(104)
-
▼
March
(19)
- Güneş Tutulması ile İlgili Efsaneler
- İstinye'de Tost-Tarabya'da Balık
- Bahar Linki
- Güneş Tutulması- Side Apollon Tapınağı
- Conquer the Crash
- Sanat Sınavı
- Nevizade klasiği
- Yerli Malı Yurdun Malı
- bahar gelsin artık
- ????????
- Kadınlar Resimler Öyküler
- İki Sergi
- Şarkılarım
- doğduğunuz gün hangi şarkı popülerdi
- Teşekkür-İstanbul Jazz Center-Parıldayan Kadehler
- 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
- job stress
- Ebelendim
- meşguliyet
-
▼
March
(19)
geziyorum
Labels
- adalar (34)
- adana (1)
- akyaka (1)
- alaçatı (7)
- almanya (2)
- Amsterdam-Belçika (3)
- ankara (3)
- antakya (1)
- Antalya (10)
- assos (1)
- avusturya (9)
- ayvalık (4)
- baden baden (1)
- bafa gölü (2)
- batum (2)
- bodrum (1)
- bolu (2)
- bozcaada (3)
- bulgaristan (1)
- bursa (12)
- çatalca (7)
- çeşme (2)
- chios (4)
- Çıralı (5)
- colmar (1)
- cumalıkızık (1)
- cunda (5)
- dalyan (1)
- datça (7)
- doğu karadeniz (4)
- efes (1)
- eqisheim (1)
- fethiye (4)
- foça (3)
- Fransa (21)
- geziyorum (486)
- göcek (2)
- Gökçeada (6)
- gölyazı (2)
- greece (4)
- hiç. (1)
- iğneada (4)
- ispanya (11)
- ist (1)
- İstanbul (152)
- İstek-hikaye (2)
- italya (22)
- izmir (2)
- iznik (4)
- kapadokya (12)
- karadeniz (6)
- karagöl (1)
- kıbrıs (6)
- ku (1)
- kutlama (1)
- lavanta (1)
- likya yolu (5)
- linklerim (2)
- manyas (1)
- manyas kus cenneti (4)
- marmaris (1)
- okuyalım öğrenelim (27)
- ondan bundan birazda benden (351)
- pamukkale (1)
- polonezköy (3)
- Prag (3)
- romanya (1)
- safranbolu (3)
- sanatsal etkinliklerim (51)
- sapanca (1)
- Semtler (58)
- side (4)
- sinop (6)
- şirince (1)
- sofya (1)
- taraklı (2)
- tasarım (3)
- türkiye (181)
- uçmakdere (1)
- Ukrayna (9)
- urla (1)
- yalova (1)
- yaşam (14)
- yeme içme (1)
- yemeklerim (13)
- yunanistan (10)
sevdiklerim
mutfaktan nefis kokular geliyor
Yeni Eklenenler
Search this blog
Followers
Powered by Blogger.
Copyright (c) 2010 A CUP OF CAFFEINE. Design by WPThemes Expert
Blogger Templates, Grocery Coupons and Daily Fantasy Sports.
1 comments:
aaa bu resimlerin yer aldigi kitap benim salonumun bas kosesinde duruyor :-))
Post a Comment