Friday, March 24, 2006

Nevizade klasiği


Çok stresli geçen bir günün ardından, altıda hemen kendimizi dışarı fırlattık ve yürümeye başladık. Şişli, Pangaltı, Harbiye, Taksim Meydanı, İstiklal Cad. derken birbaktık ki Tüneldeyiz. Bu güzergahlar ne zaman geçildi derken , bir baktık Asmalımescid deyiz. Yeni açılan yerlere göz gezdirdik, jazz çalan yerleri pas geçtik ve ilgili mahalden ayrıldık... Tünelde yolun sonunda bir set vardır. (Bilirmisiniz bilmem...!!!)
Setin üzerinde çekirdek çıtlayan çocuklara, “ne haber arkadaşlar nasılsınız” dedik, “onlarda iyiyiz siz nasılsınız dediler...” bu dialogdan sonra, bizde biraz ilerlerine oturduk, onların yüzü sarı ışıkla aydınlatılmış tarihi binaya ayakları boşluğa salanıyordu, bizim yüzümüde İstiklal Cad. dönük ayaklarımız arnavutkaldırımına basıyordu.
Hava şeker gibiydi, rüzgar o kadar ılık esiyordu ki, güzel bir bahar akşamı işte buna denir dedik ...
Çocukların konuşmasına kulak kabarttım, 1. çocuk “sence filimlerde en saçma sahne hangisi”, 2. Çocuk, “adamların çatılardan atlamaları ve yaralanmamaları”...
tam o sırada arkadaşım dediki, “onların büyüdükleri yere bak, hayatın içi”, birde bizim çocukluğumuz... Hakkikaten düşündümde kocaman yeşil bir arka bahçesi olan mahalle çocukluğumuz oldu, yakan top, istop, saklambaç, sek sek oynayarak ve annelerimizin baban geldi eve gel demeleri ile oyundan koparak geçirdik çocukluğumuzu... tam o sırada çoçuklar kalktılar ve bisikletlerine bindiler “iyi geceler” dediler... İşte dedik, olay budur.!!!
Neyse bunlarıda konuştuktan sonra yine yürümeye başladık bu seferde Taksime doğru, Çiçek Pasajına gelince durduk, ve ayaklarımız nedense bizi Nevizadeye götürdü. Bütün dışarıdaki masalar doluydu. Klasik yerimiz İmroz’da yer yoktu. Neyapalım dedik, bizde ikinci klasik yerimiz olan Boncuk’a gideriz. Orasıda doluydu ama kalkanklar olduğu için bekledik. Beklediğimiz masayıda, oturdukları yeri beğenmeyen 3 kişi bekliyormuş, dolayısıyla onların masasıda bize kalacaktı (hoş daha iyi yerdi)... Neyse 5 dk’lık beklemeden sonra bu 3 kişilik gruptan biri kendilerini tanıştırdı. Ben kardeş, bu ablam buda yiğenim.... Muhabetli 3’lü...!!! Kardeş olanı !!! “hava parası isteriz dedi”, bende, “öyle kolaymı, bürokratik engelleri geçmeniz lazım, sonra maliye bakanlığından onay alın vs.vs.” usandırdım 3’lüyü söylemlerimle... “vazgeçtik dediler...!!!”... Nihayet masaları bize kaldı...Masaya hemen kurulduk... Garson ne içersiniz dedi; sorulurmu dercesine bakarak “rakı” dedik. Yanında kavun, beyaz peynir ve salata eklerseniz de iyi olur.. . Oofffffffff.. offff..... Canım Rakımız geldi... Bardaklara kondu. Buzla güzelleştirildi ve işte o muhteşem an...!!! kokusu bile yetiyor adama...!!! Sonra tabla içinde soğuk meze çeşitleri, yoğurtlu semizotu, patlıcan közleme , fesleğenli mezgit bize uygun dedik...!!! kadeh tokuşması ve başlasın muhabet... “insan hakları!!!”, “kültür farklılıkları”, ve “medeniyet çatışmaları” derken, kalamar tavayıda aradan çıkardık....!!! Ufak rakımızda sona ermişti. Yanımızda Turist sandığımız, yabancı olupda , Türklerden çok Türk olan Fransız ve Güney Afrikalı vatandaşlara “neden buradasınız dedik...” “türkiyeyi çok seviyoruz dediler”... Neyse onlara insanların iş yaptıkları ve para kazandıkları her yeri severler, düşüncemi kabul ettirip geceyi noktalandırdık...
Arabayı otoparkda bırakarak !!!! evin yolun tuttuk. Sabahleyin, kola ve muz miğde temizliğinden sonra yeni bir güne merhaba diyorum :-)

0 comments:

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html