Saturday, November 27, 2010

Yolculuk Notlarım

Bu turda aklımda kalanlar:

1. Abbaralar, Mardinde evlerin altındaki geçit, üst katında dükkan, yada ev oluyor altında geçit. (üst taraf özel, al taraf kamu). İstanbul büyükşehir belediyesi bir iki tanesi restore etmiş!! Bilin bakalım ne yapmış. Taştan yapılı tavanı betonla sıvamış. Tam tarihi dokuya uygun olarak! Geleneksel İstanbul görüntüsünü Mardin'ede taşıyalım değil mi, beton seçeneğimizden kimseler mahrum kalmasın.
2. Evlerdeki pencere ve kapılar maviye boyanıyor. Neden mi, çünkü bölgede çok akrep ve yılan var. Akrepler mavi rengi kırmızı olarak görüyorlar ve düşman olarak algılıyorlar ve kendi kendilerine harakiri yapıyorlar.
3. Kaptan bizi Adıyamandan -Halfeti’ye kestirmeden götürdüğünü söyledi. Otobandan gitseydik 2:30 dk. gidecektik. Ama biz 3:30 dk. gittik. Neden kestirme olduğu için:-) Ama burada bir parantez açıyorum. Eğer bu yoldan gitmeseydik aşağıdakileri görmemiş olacaktık.
a. Yaylak girişinden sonraki güzel köyleri
b. Yukarı Göklü köyündeki güzel insanları.
c. Sıcak ekmek yapımı ve ekmek yeme olayı (elleri ile açtıkları ekmekleri sıcak sıcak ikram ettiler).
d. Gülmekten öldüm. (fotoğrafları sizin köye göndereyim, muhtar size ulaştırır dedim, abla ne uğraşıyorsun o kadar facebook'a koy yeter dediler).
4. Midyat. Telkari. Kendime o kadar çeşit arasından bir takı beğenip alamadım içimde kaldı.
5. Mardin de 1.cadde üzerinde yediğim enfes lahmacun.
6. Urfa’da sokakta yediğim en pis ama en lezzetli ciğer. Süper pisti. Fotoğrafta ciğercinin ellerine baktım tüm tırnaklarının içi siyahtı. Ama tadı hala damağımda. Birde sofrada soğan kırıyorsun, tam oluyor. (Not, İstanbul da böyle bir yerin yanından bile geçmem:-))



7. Yerel rehberler işlerini çok gönüllü olarak yapıyorlar. Ellerinden geldiğince illerini tanıtmaya, anlatmaya, sevdirmeye çalışıyorlar.
8. Çocukların birçoğunun elinde oyuncak silah, sapan vardı. Oyun zannediyorlardı. Keşke daha farklı olsa. Top oynasalar, ip atlasalar.
9. Karşılıklı önyargıların biraz biraz kırıldığını gördüm.
10. Sonbaharda fıstık ağaçlarının renkleri çok güzel. Kızıllar, sarılar, kimisi yeni yeşermişdi, kimisi de kurmuştu bile.
11. Lena (turdan bir bayan) hayatında ilk defa pamuk görüyormuş. Ona bir dal pamuk verdik. Dünyanın en mutlu insanı oldu, orkide taşır gibi onu İstanbul'a kadar taşıdı. (müzik öğretmeniydi, Kalinka'yı enfes yorumladı, dinlemenizi isterdim).
Harranda fazla sulama yüzünden toprak tuzlanmış. Artık pek birşey ekemiyorlar. Darı ekiyorlar.
Harran 4000 yıllık geçmişe sahip. Dünyanın ilk üniversitesi haranda kurulmuş.
Urfa, ceylanların cirit açtığı bir yermiş. Burası ağaç doluymuş. Şimdi ise maşallah dümdüz bir tane ağaç bırakmamışız.




12. Güney Anadolu Turu'na asla bilmediğin bir turla gitme. (Bu seçtiğin tur büyük tur firmalarından bir olmasın bence hepsinin eksileri var). Bunun yerine bu turu kendi başınıza yapmanızı öneririm ama illa da bir tur istiyorsanız bu konuda uzman bir tur seçin (Çünkü kültür turlarında herkesin kültür beklentileri farklı olabiliyor) yada bir sonraki bölümde vereceğim Acupofcaffein Turuna katılabilirsiniz. (mesela yani :-)???)
13.Tur da ilk gün herkes pek bir layLAY lomdu. Nezaman ki olay Nemrut da günbatımı seyretmeye dayandı herkes pek bir birleşti. Aynı kararlar verildi. Dersine son dk. çalışan tembel öğrenciler gibiydik, yolda tüm turları geçtik vallahi. Neymiş; "AYNI AMAÇ UĞRUNA HAREKET EDEN İNSANLARIN BAŞARISI KAÇINILMAZ OLUYOR VE BİRLİKTELİLİKLERİ BOZULMAZ".





14. Bazı yerleri çok fazla görmedik, ama otobüste şarkılar söylendi, halaylar çekildi, şiirler okundu, bilgiler paylaşıldı, mikrofonu alan bir düşüncesini, fıkrasını paylaştı.
15. Tur da gruplar oldu. Bizim grup çalışkan grupdu (8 yetişkin 2 çocuk). Tam dk. ilk hazır olan, kimseleri bekletmeyen. (Bu turla giden gezilerde çok önemli)
16.İsimler takıldı , mesela Aliusla bana National Geographic Çifti diyorlardı. Eeee, tabiki benimde takma isim verdiklerim vardı, mesela genius'lar (zekiyeler), sushico'cular (adıyamanda suşi yemek istedilerde!!!).
17. Birkaç yeni şair ve yazar tanıdım.
18. Diyarbakır da, gavur mahallesinin sokaklarında yürüyemedim, içimde kaldı.
19. Antep dolması yiyemedim içimde kaldı.
20.Herşey güzel insanlarla daha da güzel bunu bir kez daha gördüm.

1 comments:

pianthus said...

Fotoğraflarınız ve anlatımınız çok güzel:)

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html