Wednesday, November 24, 2010

Nemrut Yolu


Kahta’dan başlayan Büyük Tur’un ilk molası Karakuş Tümülüsü’nde verilir. Sütunlardan birindeki kitabeden anlaşıldığı gibi Karakuş Tümülüsü, II. Mithridates tarafından yaptırılmıştır. Tümülüs, Kommageneler’in aile mezarlığı gibidir. Kitabede, kimlerin tümülüste gömülü oldukları yazılıdır. Roma – Pers savaşında II. Mithridates’in kız kardeşleri Laodikeia, Antiochis ve yeğeni Aka ölünce, aslında yalnızca II. Mithridates’in annesi İsias için yaptırılmış olan tümülüste, onlar için de yer ayrılmış. 21 metre yüksekliğindeki anıt mezar yapılırken dere yatağından ve yakın çevreden granit, porfir, bazalt, kuarsit, kireç ve dolomit taşları getirilmiş. Tümülüs, daha dayanıklı olması için katlar halinde inşa edilmiş. Tazyikli havayla yapılan sondajlarda, 13 metre derinlikten sonra sert dolomit taşlarına, 20 metreden sonra da kumlu ve milli bir malzemeye rastlanmış. Sondajlarda, mil ve kumla kaplı mezar odasına ulaşılmış. Ancak güney tarafından dehliz açan soyguncuların mezarı daha önceden yağmaladıkları anlaşılmış.

Karakuş Tümülüsü’nün dolomit taşlarının da talan edilmiş olduğu görülmüş. Bu kadar zor bir işi de ancak o dönemde Samosata’da üslenmiş olan 16. Roma Lejyonu’nun yapabileceği anlaşılmış. Romalı mühendisler, tümülüsten bin bir güçlükle çıkardıkları kesme dolomit taşları Cendere Köprüsü’nün inşaatında kullanmışlar.

Tümülüsün üç yanına dikilmiş sütunlar vardı. Arkalarında Yunanca kitabeler bulunan sütunların üzerlerinde heykeller bulunuyordu. Güneye bakan cephede, taş bir tabana oturan 7.18 metre yüksekliğindeki sütunun üzerinde 2.54 metre boyunda anıtsal bir kartal figürü vardır. Kartal, göklerin kralı ve tanrıların habercisi olarak saygı görürdü. Bu sütun Antiochis ve Aka için dikilmiştir. Doğuya bakan cephedeki iki sütundan birinde boğa, diğerinde aslan figürleri vardı. Boğa figürlü sütunun İsias için olduğu düşünülüyor. Boğa heykelinin kafası kayıptır. Aslan heykelinin zamana direnen parçaları Adıyaman Müzesi’nde sergilenmektedir. Kuzey terasında ise 3 sütun vardı. İki yandaki aslan heykellerinin ortasındaki sütunu süsleyen kabartmada Herakles’le el sıkışan Kral II. Mithridates canlandırılmıştı. Bu sütun ise Laodikeia için dikilmiş.

Bu sütunlardan geriye yalnızca üzerinde kartal figürü olanı kalmıştır. Bu figürden dolayı da tümülüs, Karakuş Tümülüsü olarak anılmaktadır. Tümülüsün 75 metre olan orijinal yüksekliği zamanın içinde 35 metreye inmiştir.



CENDERE KÖPRÜSÜ


Karakuş Tümülüsü’ne 10 kilometre uzaklıkta, Roma döneminin en güzel eserlerinden biri olan Cendere Köprüsü vardır. Köprünün altından da eski adıyla Chabinas, bugünkü ismiyle Cendere Suyu akar. Bu noktada İmparator Vespasianus tarafından yaptırılmış olan ilk köprü M.Ö. 69 yılında bilinemeyen bir nedenden dolayı yıkılmış. İmparator Septimus Severus döneminde M.S. 198 – 200 yılları arasında, 16.Roma Lejyonu tarafından Partlara karşı yürütülen harekatının ilerleyebilmesi için gereksinim duyulduğundan yeni bir köprü inşa edilmiş. Partlara karşı savaşın kazanılabilmesi için yolların, köprülerin sağlam olması ve lojistiğin düzenli tutulması Septimus Severus’un izlediği politikayla bağlantılıdır. Bu döneme ait yol tamiratlarından söz eden çok sayıda mil taşı vardır. 7 metre genişliğinde ve 120 metre uzunluğunda olan Cendere Köprüsü gerçek bir mühendislik harikasıdır. Köprünün inşaatında Karakuş Tümülüsü’nden çıkarılmış dolomit taşları da kullanılmıştır. Bir zamanlar üzerinden tankların, kamyonların geçebildiği köprüden artık, sadece küçük araçların geçişine izin veriliyor.

Köprünün güneybatı yönündeki iki sütunun üzerinde İmparator Septimus Severus ve askerler tarafından çok sevilen eşi Julia Donma adına yazılmış şeref kitabeleri vardı. Köprünün diğer yanında da üzerinde Septimus Severus’un oğulları Caracalla ve Geta adına kitabeler bulunan iki sütun dikilmişti. Ancak babasından sonra tahta çıkan ve çok kıskandığı kardeşi Geta’yı ölüme mahkum ettiren Caracalla, bu sütunlardan birini yıktırttığı gibi kardeşinin adını da imparatorluğun diğer köşelerindeki kitabelerden tamamen sildirtmişti.

Chabinas Köprüsü’nün yapım giderlerini de başta Samosata olmak üzere, Kommagene şehirleri karşılamışlardı.




YENİ KALE


Cendere Köprüsü’nden birkaç kilometre sonra karşınızda kalan tepenin üzerinde Yeni Kale vardır. Restorasyon çalışmalarının sürdürüldüğü tepede, Kommagene dönemine ait hiçbir iz bulunmadığından kaleye Yeni Kale ismi verilmiş. Yalçın kayaların, antik ismiyle Nymphae Çayı’na veya bugünkü Kahta Çayı’na dik inen güney yamacında Memluk Sultanları, müthiş bir teknikle bu kaleyi inşa etmişler. Kalenin hala iyi durumda olmasının nedeni vadiden yukarıya kolay ulaşılamamasıdır. Ben bu kaleye baktıkça Katharlar’ın Fransa’nın Languedoc Bölgesi’ndeki ünlü Montsegur Şatosu’nu anımsarım. Kaleden, basamaklı, kısmen üstü kapalı ve dönemeçli bir yolla nehir kıyısına inilebiliyormuş. Kale, kuşatılsa bile su gereksinimi böylece güven altına alınmıştı. Bu geçit, bilinen en eski yeraltı geçididir ve kuşatma halinde kaleye gizlice girip çıkabilmek için kullanılırdı. 12. yüzyıldan itibaren Artuklular, Selçuklular, Memluklar ve Osmanlılar yönetimine geçmiş olan kalede, cami, hamam, sarnıçlar ve odalar vardı.

Kalede bir de güvercinlik bölümü vardı. Güvercinlikte, tüneme yerleri yapılmış ve kuşların kolayca girip çıkabilmeleri için ayrı delikler açılmıştı. Memluklar, topraklarında güvercinlerle temin ettikleri mükemmel bir haberleşme ağı kurmuşlardı. Bu sistemin işleyebilmesi için ülke sistemli bir şekilde bölgelere ayrılmıştı. Kahire Şam hattında, aralarında 100 kilometre mesafe olan 12 istasyon kurulmuştu.


Kaynak:http://www.bdemirdurak.com

2 comments:

Anonymous said...

Ne güzel topraklarımız yurdumuz var değilmi.?İnşallah bende gider görürüm oraları .

acupofcaffein said...

memleketim şarkısı gibi olacak ama "bir başkadır benim memleketim"...:-) Dicle ve fırat başlı başına zaten büyülüyorlar insanı. İnşallah en kısa süredegörürsünüz.

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html